Bu hafta sizi biraz rahatsız edecek bir cümleyle başlayacağım: Dünya sizin etrafınızda dönmüyor.

Psikolojik gelişim, son yıllarda sıkça yanlış anlaşılan bir kavramla karıştırılıyor: “Kendine odaklanmak.” Kendine odaklanmak, kimseyi umursamadan ben merkezli yaşamak anlamına gelmez. Kendine bakmak, başkalarının da varlığını kabul ederek dengede kalabilmektir.

Sosyal medyada “önce sen”, “kimseye eyvallah etme”, “kendi hikayenin kahramanı ol” gibi sloganlar kulağa güçlü gelse de, bir noktadan sonra yalnızlaştırıcı bir hâl alıyor. Kendine dönmekle, dünyadan kopmak arasındaki sınır çok ince. İnsanın, sadece kendi iç dünyasında iyileşmesi çok da sürdürülebilir değildir. Bağ kurmak, güvenmek, ait hissetmek… Bunlar da psikolojik sağlık için olmazsa olmaz gerekliliklerdir. Bağ kurma ihtiyacı, fizyolojik açlık kadar temel bir motivasyondur. Kişisel gelişim, elbette çok değerli. Ama bu gelişim, başkalarıyla bağ kurma biçimimizden bağımsız düşünülebilir mi? Alfred Adler “İnsan doğası gereği toplumsal bir varlıktır.” Der. Kendini merkeze almaktan ziyade, ilişkilerde eşit bir özne olabilmek asıl olgunluktur. Sınır koymakla bencilleşmek arasındaki fark da tam burada yatar.
Sınır koymak, “benim de alanım var” demektir; “sadece ben varım” değil. Birini memnun etmek uğruna kendini yok saymak kadar, kimseyi umursamadan yaşamak da sağlıksız bir uçtur. Kendimiz olabilmek, bu iki uç arasında dengeyi bulmakta saklı.

Bireysel iyilik haline odaklanalım derken, toplumsal bağlarımızın önemini gözden kaçırıyor muyuz acaba? “Ben üzerime düşeni yapıp gelişiyorum ama toplum bozuksa ben ne yapayım daha?” dediğinizi de duyar gibiyim. Ama her ilişki, küçük bir toplumdur aslında. İletişim kurduğumuz her insanla, o toplumu biraz daha şekillendiririz.
Empati gösterdiğimizde, sınır koyduğumuzda, hakkımızı korurken karşımızdakini de gözettiğimizde… O küçük toplumu onarırız. Psikoloji, bireyin merkezde olduğu bir disiplindir; ama yalnızlık üzerine değil, bağ kurma sanatı üzerine kuruludur.

Dünya sizin etrafınızda dönmüyor; ama birlikte döndürdüğümüz bir dünya var. Gerçek iyilik hali, sadece kendi iç dengeni bulmak değil, birlikte iyileşebilmeyi öğrenmektir.


📚 Kaynakça

  • Adler, A. (2011). İnsanı tanıma sanatı (Çev. K. Şipal). Say Yayınları. (Orijinal eser 1927’de yayımlandı)
  • Baumeister, R. F., & Leary, M. R. (1995). The need to belong: Desire for interpersonal attachments as a fundamental human motivation. Psychological Bulletin, 117(3), 497–529.
  • Beck, A. T., & Alford, B. A. (2018). Depresyon: Nedenleri ve tedavisi (Çev. E. Köroğlu). HYB Yayıncılık.
  • Bowlby, J. (2007). Güvenli bir dayanak: Ebeveyn-çocuk bağlanması ve sağlıklı insan gelişimi (Çev. T. V. Soylu). Psikoterapi Enstitüsü.
  • Fonagy, P., & Target, M. (2003). Psychoanalytic theories: Perspectives from developmental psychopathology. Whurr Publishers.
  • Weber, M. (2012). Sosyoloji yazıları (Çev. T. Parla). İletişim Yayınları.