Obezite, vücutta aşırı yağ birikimi olarak tanımlanır. Günümüzde dünya genelinde en hızlı yayılan halk sağlığı sorunlarından biridir. Tedavi maliyetlerinin yüksekliği ve obeziteye bağlı hastalıkların artışı nedeniyle, bu sorunun önlenmesi toplum sağlığı açısından kritik önem taşımaktadır.

Genetik, çevresel, psikolojik ve metabolik birçok faktörün etkileşimi sonucu obezite gelişir. Yüksek kalorili beslenme, fiziksel aktivite eksikliği, stres, uyku bozuklukları ve bazı ilaçlar obezite gelişiminde önemli rol oynar.

Obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, uyku apnesi, bazı kanser türleri (kolon ve meme kanseri) gibi birçok kronik hastalıkla ilişkilidir. Aynı zamanda depresyon, özgüven eksikliği ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunlara da neden olabilir.

Tedavi Nedir?

Obezitenin tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Yaşam tarzı değişiklikleri (beslenme düzeni, egzersiz alışkanlıkları), davranış terapileri, farmakolojik tedaviler ve bazı durumlarda bariyatrik cerrahi uygulamaları mevcuttur. Ancak en etkili yaklaşım, obezitenin önlenmesine yönelik stratejilerdir. Bu bağlamda toplumsal farkındalık çalışmaları, sağlıklı gıda politikaları ve çocukluk çağından itibaren sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması büyük önem taşır.

Obezitenin Önlenmesinde Bireysel ve Toplumsal Yaklaşımlar

Sağlıklı Beslenme Alışkanlıkları: Yeterli ve dengeli beslenme, obezitenin önlenmesinde temel faktördür. Soframızda sağlıklı besinlere yer vermek, şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak, porsiyon kontrolü, düzenli öğünler, aralıklı açlık gibi yöntemler etkili olabilir.

Fiziksel Aktivite: Haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz yapmak (tempolu yürüyüş, bisiklet, yüzme) obezite riskini önemli ölçüde azaltır. Günlük yaşamda hareketliliğin artırılması (asansör yerine merdiven kullanmak gibi) da katkı sağlar.

Davranışsal Değişiklikler: Kendi yiyeceğimizi yanımızda taşımak, yeme davranışlarını fark etmek, stresli anlarda yemek yerine alternatif başa çıkma yolları geliştirmek, sağlıksız alışkanlıkların önüne geçebilir.

Beslenme Eğitimi: Okullarda, işyerlerinde ve medya aracılığıyla sağlıklı beslenme hakkında eğitim verilmesi toplumun genel sağlık bilincini artırır. Çocukluktan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, gelecekteki obezite riskini düşürür.

Gıda Politikaları: Şekerli yiyecek ve içeceklerin, fast food ürünlerinin daha sıkı denetlenmesi, sağlıksız ürünlerin okul kantinlerinde satışının kısıtlanması gibi uygulamalar, bireylerin sağlıklı tercihler yapmasını kolaylaştırabilir.

Çevresel Düzenlemeler: Parklar, yürüyüş yolları ve spor alanlarının artırılması, bireylerin fiziksel aktiviteye erişimini kolaylaştırır. Aynı zamanda sağlıklı yiyeceklere ulaşımın kolaylaştırılması da çevresel destekleyici faktörlerden biridir.

Vücut kitle indeksi (VKİ) nedir?

Vücut kitle indeksi, bireyin vücut ağırlığının boyuna göre uygunluğunu değerlendirmek için kullanılan basit ve yaygın bir ölçüttür. Obezite ve zayıflık gibi vücut ağırlığına bağlı sağlık risklerinin belirlenmesinde önemli bir araçtır.

Hesaplama: Bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. Örneğin; 70 kilogram ağırlığındaki bir kişinin boyu 1.75 metre ise şu şekilde hesaplanabilir:

(VKI=kg/m2) 70 / (1.75 x 1.75) = 22.86

VKİ Değerlerinin Yorumlanması (Dünya Sağlık Örgütü – DSÖ Sınıflandırması)

· 18.5 ve altı bir değer: Zayıf

· 18.5 - 24.9 arasındaki değer: Normal kilolu

· 25.0 - 29.9 arasındaki değer: Fazla kilolu

· 30.0 - 34.9 arasındaki değer: 1. derece obezite

· 35.0 - 39.9 arasındaki değer: 2. derece obezite (aşırı obez

· 40 ve üstü bir değer: 3. derece obezite (morbid obezite) olarak kabul görmektedir.

Kolay ve hızlı uygulanabilir bir ölçüm olsa da, bazı sınırlamaları vardır; Kas kütlesi fazla olan bireylerde de (örneğin sporcularda) yüksek çıkabilir; ancak bu durum obezite benzeri bir sağlık riski oluşturmaz. Aynı şekilde, VKİ yağ dağılımı hakkında bilgi vermez; bu nedenle bel çevresi ölçümü ile desteklenmesi önerilir.

2020 yılında yapılan bir meta-analiz (Ross et al., Obesity Reviews) bel çevresi artışının, VKİ’den bağımsız olarak kalp-damar hastalığına bağlı ölümlerde artışa neden olduğunu ortaya koymuştur.

Bel Çevresi Ölçümü: Kadınlar için: ≥ 88 cm Erkekler için: ≥ 102 cm

Bu eşiklerin aşılması, yüksek kardiyometabolik risk ile ilişkilendirilir (NCEP ATP III kriterleri).

Sonuç:

· Obezite, yalnızca estetik bir sorun değil, ciddi sonuçları olan kronik bir hastalıktır.

· Obezitenin önlenmesi, yalnızca bireyin değil, tüm toplumun ve karar vericilerin sorumluluğundadır.

· Önleyici adımlar, tedaviden çok daha ekonomik ve etkili sonuçlar doğuracaktır.

· Obezite taraması veya tanısı için bel çevresi ölçümü ile Vücut kitle indeksini birlikte değerlendirmek önerilmektedir.