Çabuk yoruluyor, sık acıkıyorsanız dikkat! Bu hafta, diyabet habercisi olan insülin direncinden bahsedeceğiz. Ana enerji kaynağımız olan glukozu(şeker) ona ihtiyacı olan hücrelere ulaştıran; dönüştüren; açlık ve egzersiz sırasında depolardan çekerek kan şekerinin düşmesini engelleyen; gece gündüz devamlı çalışan bir hormonal sisteme sahibiz. Oruç tuttuğumuz yorgun bir günün sonunda veya tatlıyı çok kaçırdığımız bir ziyafette dahi metabolik esneklikle dengeyi koruyabilen bu sistemi daha yakından tanımakla başlayalım:

Sağlıklı bir vücutta yemek sonrası barsaklardan emilen glukoz kana geçer, kan şekeri yükselir ve pankreas β-hücreleri tarafından insülin hormonu salgılanır. İnsülin, hücre dış zarında bulunan reseptörlere bağlanır, sinyaller ve taşıyıcı proteinler vasıtasıyla kandaki glukozun hücrelere geçişini sağlar. Karaciğer, iskelet kasları ve yağ dokusuna bu şekilde geçen glukozun bir kısmı enerjiye dönüştürülür, bir kısmı ise tıpkı yağ ve proteinler gibi depolanır.

Peki bu sistem neden bozulur?

Düzensiz beslenme ve sağlıksız alışkanlıklar, obezite, hareketsiz yaşam, şeker-karbonhidrat ağırlıklı beslenmek, paketli gıdalardaki koruyucu ve tatlandırıcılar, düzensiz uyku, kronik stres, bazı vitamin/mineral eksiklikleri, sinyal yolunu bozan oksidasyon ve kronik inflamasyon (iltihaplanma), kontrolsüz hipertansiyon ve genetik faktörler insülin direncinin önemli nedenlerindendir.

Tüm gün ve gece yatmadan önce atıştırma yaptığımız, sürekli tokluk halinde olduğumuz bir beslenme düzenimiz varsa, uzun süren kan şekeri yüksekliğine bağlı insülinin de uzun süre yüksek kalması zamanla reseptörlerde dirence yol açacaktır.

InsülinHücrelerimizin neredeyse tamamında insülin reseptörü bulunduğu düşünülürse; insülin direnci başladığında kan şekerinin hücrelere geçişi azaldığından enerjimiz olmayacak, aç hissedeceğiz ve tekrar yeme ihtiyacı duyacağız. Beslenme sonrası insülin seviyesi yükselecek, kan şekeri düşecek ve yeniden açlık hissedeceğiz. Bu döngü zamanla tüm dengeyi bozacaktır.

Sabah glisemik indeksi yüksek bir simit-poğaça ile yaptığımız kahvaltı sonrası kısa süre içinde tekrar acıkmamızın sebebi de hızlı insülin salınımıdır. Bunu alışkanlık haline getirmek ise insülin direncine davetiye çıkarmaktır.

İnsülin direnci, bir hekim/diyetisyen desteği ile düzeltilebilir:

ü  Kalori ve kilo azaltmaya, fiziksel aktiviteyi artırmaya yönelik beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri yapılmalıdır.

ü  Akşam yemeği sonrası gerekli açlık sağlanmalı, uyku ritmi bozulmamalıdır.

ü  Günlük en az 30 dk tempolu yürüyüş veya egzersiz önerilir.

ü  D3, çinko, magnezyum, B12, B3, B6, selenyum ve bazı antioksidan takviyeler kişinin durumuna göre yardımcı olabilir.

İnsülin direncini nasıl tespit ederiz? Kan şekeri normal ise yok diyebilir miyiz?

Maalesef hayır. Örneğin açlık kan şekeri 80 olan bir hastanın açlık insülin düzeyi 20 ise basit bir hesaplama yaparız:  80×20÷405= 3,95

Açlık glukoz ile açlık insülin değerini çarparak 405'e böldüğümüz zaman sonuç 2.5 üzeri ise insülin direnci vardır.

HOMA-IR(insülin direnci) = AKŞ × AİD ÷405

Bu hesap insülin direnci ile ilgili fikir verir ancak her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Kan şekeri ve insülin değerleri dalgalı seyreden tetkiklerdir. Bu nedenle farklı zamanlarda farklı sonuçlar alınabilir ve bizi yanıltabilir. Eğer sık acıkma, halsizlik, tatlı krizleri, yemek sonrası uyku hali, göbek bölgesinde yağlanma gibi şikayetleriniz varsa bunlar uyarıcıdır.

İnsülin direnci, metabolik sendrom-obezite, trigliserit yüksekliği, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı, ateroskleroz, kardiyovasküler hastalıklar, Tip-2 Diyabet, polikistik over sendromu vb. ile de bağlantılıdır ve çoğu kez bir arada görülebilmektedir.

Pankreas β hücrelerinden insülin salgılanmasını da bozan insülin direnci, genellikle hiperinsülinemiye yani kanda normalden fazla insülin bulunmasına yol açar. İnsülin hormonu vücudumuzda protein parçalanmasını engeller ve hücresel büyüme ve çoğalmada rol oynar. Bu nedenle insülinin onkojenik bir faktör olduğu da ileri sürülmektedir. Bazı çalışmalar, insülin direnci tanısı konmuş hastalarda meme, kolorektum, karaciğer ve pankreas gibi çeşitli kanserler için artmış bir risk olduğunu ortaya koymuştur.

Peki insülin gerçekte dostumuz mu, düşmanımız mı? Bu sorunun cevabını bize Paracelsus versin:

“Bütün maddeler zehirdir; zehir olmayan hiçbir madde yoktur. Zehiri doz belirler.”

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33038072/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38397072/

https://temd.org.tr/halk/hastaliklar/insulin-direnci