DALKAVUK

TDK dalkavuk sözcüğünü şöyle tanımlıyor: Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı, kılbaz.

Dalkavuklar eskiden beri her ülkede varlığını sürdürüyor. Hukuk fakültesini bitirmiş ancak kendi yeteneğiyle bir yerlere gelmesi olanaksız. Ne yapacak? Zayıf karakterliyse elbette yalakalık yapacak ki sahipleri onu savcılık, yargıçlık makamlarına oturtsun. Öğretmen olmuş ancak beyefendi hazretlerini, hanımefendi hazretlerini kesmiyor bu. Eğitim alanında sergilediği hiçbir başarısı yok ancak gözü yükseklerde. Ne yapacak zavallı? İyi bir okulda görev yapmak istiyor, İdareci olmak istiyor, müdürlük istiyor, şube müdürü, milli eğitim müdürü olmak, bakanlıkta görev yapmak istiyor. Yeteneği yok, donanımlı değil, ufku dar, kendini geliştirecek yayınlara elini bile sürmüyor. Aman canım kim uğraşacak öyle. Uygun bir sendikaya gir, partiden adamını bul, işini hallet.  Yaşamın her alanında özellikle kamuda dalkavukluk mesleği en geçerli olanı. Peki hangi ülkelerde? Elbette gelişmemiş ülkelerde.

Gelişmemiş ülkelerde, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, düşüncesinde olan insanlar çoktur ne yazık ki. Ancak dar kafalarının almadığı bir şey var, elbette doğada yılan dokunmayabilir. Ancak bu atasözünde yılan diye anlatılan hem kötülüktür hem de kötü insanlardır. Kötülerin binlerce km. uzaklıktaki insanlara bile zararı olur.

Edirne’de üniversiteye hak etmeyen bir rektörü atadınız. O rektör yüzünden üniversitenin bilimsel niteliği düşer. Düşük üniversiteden zayıf doktor, zayıf mühendis, öğretmen yetişir. Oradan mezun olan gider Trabzon’daki hastanede, okulda görev yapar. Trabzon’daki hastaya, öğrenciye, onların ailelerine bu dokunur mu? Demek ki Trabzon’da oturan bir yurttaş Edirne’deki kayırmacılıktan, oradaki bir yalakalıktan etkileniyormuş.

Edirne’de ciğeri yedin, sonra Meriç kıyısında dolaşmaya çıktığında kendi halinde ilerleyen bir yılan gördün.  Bin yıl yaşa sen yılan, dedin. Oldu mu? Elbette oldu. Peki öteki oldu mu?

Eninde sonunda öleceğiz. Boyun eğerek, birilerine yaranarak yaşamak yerine onurlu bir yaşam sürdürebiliriz. Hiç zor değil, yalnızca bunu seçmemiz yeterli. Dalkavukluğu seçenler için Allah kurtarsın demek gerekir. Ağır bir hastalığa yakalananlar için de böyle denir değil mi?

Orhan Veli’nin yalakalardan söz ettiği şiirle yazıma son vereyim.

KUYRUKLU ŞİİR

Uyuşamayız, yollarımız ayrı;

Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;

Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;

Benimki aslan ağzında;

Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay değil, kardeşim;

Kolay değil hani,

Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Cemil Sözen
Cemil Sözen - 1 yıl Önce

Ali Bey, yüreğine kalemine sağlık. Çok haklısın, katılıyorum. Maalesef, sorumluluk almayan, yetişkin olamamış toplumların tipik davranışları.

Rg
Rg - 13 ay Önce

Eline saglik