Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle hazırlanan belgesele İnebolu halkı gönülden destek oldu. Çekimleri 1 hafta süren belgeselde İnebolu’nun gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine yaklaşık 180 kişi gönüllü olarak rol aldı.

Gece gündüz demeden sabırla ve profesyonel bir ekiple hazırlanan çekimlerde İnebolu halkı unutulmaz anılarla filme katkı sundu.

Belediyesinden, Ticaret ve Sanayi Odası’na, Kültür ve Sanat Derneği’nden sayısız esnaf ve kuruma her kesimin sahiplendiği çekimler tamamlanmasının ardından kurgu ve montaj çalışmaları sonrasında yayınlanması beklenen belgesel için 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü'nün 100. yıl dönümünde İnebolu’da bir de gala düzenlenmesi amaçlanıyor.

Gazetemizi ziyaret eden projenin sahibi yönetmen hemşehrimiz Yılmaz Kıvanç ile projesi “Heyamola İnebolu-Çılgın İnebolulular” belgeselinin fikir aşamasından çekimlerine kadar yaşanan süreci konuştuk.

Cemal İlyasoğlu: Bu belgeselle ilk nereden başladınız ve çalışmalarınızı nasıl yürüttünüz?

Yılmaz Kıvanç; Belgeselimizin adı “Heyemola İnebolu ve Çılgın İnebolular”, ben İnebolulu olduğum için İnebolu ilgili bir şeyler yapmak hep içimde vardı. Bir insan bulunduğu memleketinden gitse bile bir katkı da bulunmalı diye düşünüyorum. İnebolu her geldiğimde memleket vurgusuyla çok videolar yaptım. 9 Haziran’ın 100. yılının geliyor olması ile İnebolu’nun kayıkla kağnının mücadelesini ben anlatmalıyım diye düşündüm ve yola çıktım. Bu proje ile ilgili İnebolu Belediye Başkanı Mustafa Huner Özay görüşmede bulundum ve projemi başkanımıza anlattım. Başkan yola çıkmadan önce gerekli desteği sağlayacağını söyledi. Belgesel ile ilgili bende bir proje hazırlayarak bakanlığı başvuruda bulundum. Bakanlıkta projemiz onayladı ve bakanlıktan bu belgesel için 80 Bin TL kadar bir bütçe ayırdılar. Daha sonra yıllardır çalıştığım bir arkadaşım Emre ile beraber çekelim mi diye konuştuk,  Emre’de projeye çok heyecanlandı. Emre İnebolulu olmamasına rağmen İnebolu’daki kahramanlık öykülerinden çok etkilendi. Daha sonra Mehmet Reis ile görüşmemiz oldu ve o da çok ilgilendi projenizi desteklediğini söyledi.  Biz belgesel çekimleri için İnebolu’ya geldik Emre ile birlikte, gezdik ve dolaştık nerede ne çekebiliriz, nasıl yapabiliriz, hangi mekânları kullanabiliriz incelemelerde bulunduk.”

İnebolu’dan yaklaşık 180 kişinin gönüllü olarak görev almasını hayranlıkla karşıladıklarını belirten Yılmaz Kıvanç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz İnebolu’ya geldiğimizde bütçesel planlamayı yaparken hep bir taraf fulüydü çünkü bu kadar oyuncu nerden bulacağız. Bu kadar insanı nasıl organize olacak ekibimiz yok diye düşünüyorduk. Ama bir sürü insan geldi dağdayız, insanlar çok yoruluyor, zor ama mücadeleden vaz geçilmiyor, biz resmen bundan 100 yıl önceki ruhu yaşadık. Normal şartlarda o kadar insan ile iş yaparsınız para verirsiniz insanlar gelirler her şey sistematiktir. İnsanlara paralarını verisiniz işi biter gider ama kadınlarımız olsun, erkeklerimiz olsun gece yarılarına kadar bizi yalnız bırakmadılar. Bize o 100 yıl önceki ruhu yaşattılar, biz gece görüntüleri izlerken bile defalarca duygulandığımız anlar oldu.  Biz İnebolu’da şöyle bir şey his ettik, o kadınlar inanılmazdı,  o dağda yürürken kendi kendilerine konuşmaları biz oyun vermediğimiz halde vatan için biraz daha mücadele verelim, sözleri kelimeleri inanılmazdı.” 

“İNEBOLU KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ OLMASAYDI İŞİMİZ ÇOK ZORDU”

İstanbul’dan 8 kişilik bir teknik ekiple yola çıktıklarını belirten Kıvanç “Ekibin yemeleri, içmeleri, konaklamaları var. Bu işlerde bir gönül ilişkisi de olsa, bu insanların para kazanmaları gerekiyor. Çünkü bunların kendi hayatları var. Bunların içerisinden nasıl çıkacağımızı düşünürken İnebolu Kültür ve Sanat Derneği kurulmuş İnebolu’da çok kıymetli insanların bir araya geldiği kuruluş, biz sete çıkarken bir şey lazım olduğu zaman söylediğimizde alınmadan hemen yardımcı oluyorlar.  İnebolu’da çekimlerde bizi rahatlatan Kültür ve Sanat Derneği oldu. Bir sürü oyuncu, arkadaş, gönüllü insan çıktı kültür ve sanat derneğinden ve bu projeyi kolaylıkla yapabilmemizin en büyük olanağını sağladı. Kültür ve Sanat Derneğinden çok iyi verim aldığımız insanlar geldi. Bu Kültür ve Sanat Derneği olmasaydı emim ki işimiz çok çok zordu.  İnebolu’daki Kültür ve Sanat Derneği projeyi aldı ve biz sizin arkandayız dedi ve yürüdük. İnebolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şakir İşeri, başkanımız yemek bizim yemek maliyemizi karşıladı. Bize kalan o para ile de bende gittim kostüm aldım. Bütçemizde sınırlı olduğu için bir yere kadar idare edebiliyoruz. Böyle yardımlarla yürüyebildik ve iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum İnşallah.”

“Biz emre ile ticari olarak çalışıyoruz. Ama bu belgeselde Emre çok çalıştı ve gerektiğinde tartıştık. Daha iyi olacağına inandığı bir şey için tartıştık. Çünkü o da bu belgeselin daha iyi olmasını istiyordu ve onun yaklaşımlarıyla da proje daha çok yukarıya çıktı. Bu konuda Emre arkadaşımızın desteği çok büyük oldu. Ömer arkadaşımızda bir kuruş karı olmadan bize elinden gelen bütün desteği verdi. Bize bu işi yaptıran Kültür ve Sanat Derneği, İnebolu Ticaret Odası ve ekip arkadaşlarımızın ruhuydu.”

“BELEDİYE BAŞKANIMIZ HER ZAMAN YANIMIZDA OLDU”

İnebolu  Belediye Başkanı Mustafa Huner Özay’ın da her alanda kendilerini geri çevirmediğini ifade eden Yılmaz Kıvanç “İşin en başından beri hiçbir zaman bu olmaz demedi.  Jandarma Komutanlığı ve İlçe Emniyet Müdürlüğü her anlamda bize çok destek oldular. Karadeniz Tur Kooperatifi ulaşım konusunda bize sağladı ve bizden bir kuruş para talep etmedi.”  

Cemal İlyasoğlu: Bu belgeselde total da  kaç kişi oyuncu olarak yer aldı.

“Belgesel çekiminde ekip olarak biz 8 kişiydik, yönetmen olarak ben Yılmaz Kıvanç, görüntü yönetmeni Emre Pekçakır, yönetmen yardımcımız Ömer Taha Çelik, Kostüm Şefimiz Sedef Aysel, Sanat Yönetmeni Ertuğrul Aysel, Ses Operatörümüz teknisyenimiz İlker Eker, Kamera asistanımız Alaattin Taşçı, olarak bir ekibiz. Aslında bu iş 20-25 kişilik bir ekibin işi normalde birisi bu işi yapmaya kalsa anca yapardı. Biz daha küçük bir ekiple daha fazla yorularak, daha fazla fedakârlık yaparak bu belgesel çekimini gerçekleştirdik. Sayısız İnebolulu gönüllü insanlarla beraberdik. Belgeselimizde hemen hemen 180 gönüllü oyuncu ile belgeselimizin çekimlerini tamamladık. Bize İnebolu insanın dua ile bile destek oldu.

“BELGESEL İÇİN TRT İLE ANLAŞMAYI PLANLIYORUZ”

Çekimleri tamamlanan belgeselin bundan sonraki sürecini de aktaran Kıvanç, montaj bölümünün 2 ayı bulabileceğini belirterek “Bu projemizi hazırlayıp bitirdiğimizde Kültür ve Turizm Bakanlığına gidecek ve bakanlıktan onayımızı aldığımız projeyi İnşallah TRT ile bir anlaşma yapıp orada göstermeyi planlıyoruz. Fakat onun öncesinde İnebolu’da bir etkinlik düzenleyerek 100. Yılında İnebolu adına burada bir gala düzenlemeyi düşünüyoruz.”

Belgeselin 15-20 gün kurgu süreci var ve iki hafta da animasyon işleri bitse, hemen hemen 1,5-2 aya tam bir film haline gelmiş olur. Daha sonra da kar yağması ile birlikte Şerife Bacının kağnı ile çekimlerini yapacağız. Ancak o zaman bu belgesel tamam oldu ve bitmiştir diyebilirim. Daha sonrasında izlenebilecek hale gelecek ve onun öncesinde belgesel çekimlerini bir yere vermeyeceğim.  Biz bu belgeselde 3 yıllık yani 1920- 1921-1922 yıllardaki bir hikayeyi anlattık.  Şerife Bacı bizim üzerimizde sembolleşen bir isimdir.  Aslında herkes bir şerife bacıdır.  Bu sembolleşen ismi filime yaşadığı hikâyesi ile koymazsak olmuyor. Biz asla filmde ezilmiş olarak gözüken kadın istemiyorum. Bu işi yaptık evet ama İnebolulular bu işin en başıydı. Anadolu’nun milli mücadelenin kit noktasıydı. Biz bu işi devletimiz, vatanımız için yaptık. Bu belgesel çekiminde zor şartlar oldu ama biz bu zor şartların altına sığındık. Biz varız, devlet var, biz bu vatan için hizmet ettik bundan çok gururluyuz. Üşüdüğümüz için pişman değiliz, aç kaldığımız için pişman değiliz, öldüğümüz için pişman değiliz.

“MUSTAFA FAKAZLI BU İŞİN AKIL HOCASIDIR”

İnebolu’nun yerel tarihçisi diş hekimi Mustafa Fakazlı’nın da belgesel projesinin akıl hocası olduğunu belirten Kıvanç “Mustafa Hoca ile ben bu işin ilk başından beri görüşüyorum.  Mustafa Fakazlı hocamız tarihsel süreç hakkındaki bilgileri bizimle paylaştı. Belgesel çekiminde birçok yerde onun aklı ile hareket ettim. Mustafa Hoca bize çok katkı sağladı.” Dedi.

“BU HİKÂYENİN DOĞUŞU, BU BELGESELİN SAHİBİ İNEBOLULU KADINLARDIR”

Projede gönüllü rol alan İnebolu kadınlarının gösterdiği gayret ve performansı hayranlıkla karşıladığını belirten Yılmaz Kıvanç sözlerini şöyle sürdürdü: “Aliye Arslan ablamız çekim yaptığımız o gece düştü, Aliye Abla kalktı, Aliye Abla meşaleden yanıyordu neredeyse, Aliye Abla durmadı ve devam etti. Biz projede rol alan İnebolu kadınlarının ve beylerinin hakkını ödeyemeyiz. Aliye Ablamız oraya para için gelmedi, şan ve şöhret içinde gelmedi. O kadın niçin orada var, ben bu ruhu taşımalıyım ve ben ruhu göstermeliyim diye var. Cem Gürdeniz röportajında ‘’ İnebolu kadınları olmasaydı belki de bugün Cumhuriyet olmayacaktı.  Bir de kağnı ordusu var ve bu ordunun komutanları da erleri de her şeyleri de kadınlardır. İnebolu kadınları Anadolu kadınlarına örnek olmalıdır. ‘’ diyor. Ben belgeselin jeneriğine başlarken yönetmenlerden değil de İnebolu kadınların isimlerinden başlamak istiyorum.  Bu hikâyenin doğuşu, bu belgeselin sahibi İnebolulu kadınlardır. Onlar olmasaydı ne böyle bir istiklal harbi yaşayabilirdik. Nede bugün böyle bir tarihi projesini çekme fırsatı bulabilirdik. İşin esası kahramanları İnebolulu kadınlardır. “

Cemal İlyasoğlu: İnebolu’da esnaflar, yaşlısı, genci hiçbir beklentileri olamadan çekimlere katıldılar bu durumla ile ilgili düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Yaşadığımız dönem olarak, artık tarihle cesur dönemde baya bir kopmuş durumdayız. Ondan uzaklaştı insanlarımız onların farkında değiller ama burada fark ettiğimiz şey, 10 yaşındaki kız çocuğu 80 yaşındaki teyze de gecenin karanlığında elinde meşale ile yürürken yaşadıkları sıkıntıyı biz Şerife Bacının torunlarız deyip üstesinden geldiler. Onların yaşadığı sıkıntıları, bizim yaşadığımız sıkıntıların yanında çok daha büyük bir şey dolasıyla biz bununla mücadele etmeliyiz deyip devam ettiler. Hiçbir şekilde yılmadılar ve yolu bırakmadan yürüdüler.  O dönemde tellal sokağa çıkıp bağırdığında insanlar işini gücünü bırakıp Moloz’a cephane taşımaya gidip kağnı yolunda koşan insanlar aynı şekilde burada da tarih tekerrür etti. İnebolu insanı olmasaydı, esnaf olmasaydı yine bu belgesel çekilmezdi. Nasıl o dönemde İnebolu olmasaydı,  bu milli mücadele yaşanmazdı diyebiliyorsak, bugünde İnebolu kadını İnebolu halkı, İnebolu esnafı, İnebolu öğrencisi, İnebolu çocuğu olmasaydı biz bu projeyi yapamazdık.

Cemal İlyaoğlu: İnebolu’ya ilk kez geldiniz ve İnebolu’da neler yaşadınız?

Emre Pekçakır; “İnebolu’ya ben iş üzerinden geldim, ilk başta bir mekân bakmaya geldik Yılmaz beyle beraber ondan sonrasında benim için kıymetli olan şu oldu. İnebolu’da yaşayan İnsanların hepsi bir şekilde bu projeye omuz atmaya istediklerini hem beyan ettiler. Hem de bizim isteklerimiz doğrultusunda gerçekleştirdiler de biz şehirde yaşadığımız için bu duygular bu hissiyatlarla bize özlem duyduğumuz bir şey olarak hatırlıyoruz. İnsanların bu samimiyeti bizde destek olmaları bizim bir şekilde elimizden tutuyor olmaları özlediğimiz bir şey burada o ruhu gördüm. İnsanı insan olduğuna hatırlatan bir şey mekanik işlemeyen bir durum var burada bu iş için İnebolulular kapılarını açtılar.  Bizim elimizde 80 Bin TL vardı,  ve bu 80 Bin TL’yi bir şekilde projeye doğru aktarıyor olmamız gerekiyordu.  İlk başta da işi kurarken bunun kalabalık bir oyuncu kadrosu ile yapılması gerektiğini hep konuşuyorduk ama bunun nasıl altından kalkabileceğimizi inan bilmiyorduk. Ben İnebolu tanımadığım bilmediğim için İnebolu’yu güven üzerine inşa ediyor olması bana garip geliyordu. Çünkü İstanbul da bir sahne çekeceksiniz mesela 20 kişi gerekiyor ve bu 20 kişinin gitmesi gelmesi yemesi içmesi günlük harcırahı v.s bunu düşündüğümüzde ben bu işin altından kalkamayacağımızı düşündüm ve ister istemez olumsuz düşünüyoruz da ama İnebolu’da bir sette 60-70 kadın vardı.  Biz burada oyunculara günlük bir para ödüyor olsaydık, bakanlığın bize vermiş olduğu paranın tamamını sadece oyunculara veriyorduk ne ekipmanımız olurdu nede sanat yönetmenimiz olurdu. Hiçbir şeyimiz olmazdı. İnebolu’daki bütün İnsanlara bu projeye inandırmış olması onları da etkiledi. insanlarda inandı ki güçlü bir şey çıkacak iyi bir şeyler üretiliyor burada ve bunun sonrasında 30 yıl sonra insanlar bu belgeseli izlediğinde de artık bu arşiv olarak kullanabilir düşünce ile hareket etmiş olabilirler ama gerçekten çok acayip destek oldular. Hiç tahmin etmeyeceğim derecede destek oldular.

Cemal İlyasoğlu: İnebolu’dan giderken unutamayacağınız haznenizde bulunan var?

Filmi İnebolu’da çektiğimiz için İnebolu’nun bunu kendisini de ilgilendiren durum,  insanlar bir sahneyi çekiyoruz, çekim bittikten sonra çekimleri izliyoruz ve o kadar gerçekçi  o kadar duygusal bir şey hissettiriyor ki diyoruz ki galiba yakaladık yani o istediğimiz ruhu göstermek istediğimiz şeyi yakaladık galiba ve bu bende o duyguyu yakalıyorum. Bizi çok etkiliyor ve çektiğimiz roller bizi çok etkiliyor ağlayacak duruma bile geldiğimiz oluyor. Ben İnebolu’yu işin içine girebilmişim iyi his edebildiğim için İnebolu ben ayrı bir yerde tutuyorum. İnebolu benim başka bir yerde artık.

YÖNETMEN YILMAZ KIVANÇ’TAN TEŞEKKÜR

En başta Anadoluya Işık Tutan kahraman İnebolu kadınlarına,

Yiğit İnebolu’nun demir bilekli beylerine,

İnebolu Balıkçılarına

Kültür Ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne,

Kastamonu Valiliğine,

İnebolu Kaymakamlığına,

İnebolu Belediyesine,

İnebolu Belediye Başkanı Mustafa Huner Özay’a

İnebolu Jandarma Komutanlığına,

İnebolu Emniyet Müdürlüğüne,

İnebolu Sahil Güvenlik Komutanlığına,

İnebolu Müftülüğüne,

Reis Gıda- Mehmet Reis’e

İnebolu Ticaret Odasına

İnebolu TSO Başkanı Şakir İşeri’ye

İnebolu Esnaf ve Sanatkarlar Odasına,

Karadeniz Tur Kooperatifine

İnebolu Postası Gazetesine,

Yeni İnebolu Gazetesine,

İnebolu Kültür ve Sanat Derneğine

Dr. Mustafa Fakazlıya

Marangoz Hasan Çelebioğlu,

Yaşar Konfeksiyona,

Terzi Halit Amcaya,

Çarşı Çay Ocağına,

Osmanlı Lokantasına,

Boyran Simit Fırınına,

Uğurlu Bilgisayara,

Avra Mahallesi Muhtarı Ömer Balcı

Köroğlu Köyü Muhtarlığına,

Başköy Muhtarlığına,

Ahmet Çeçen’e

Rıhtım Cafe’ye

Utku Reklama,

İnebolu Emlak Özcan Tun’a

Suat Balaban’a

Yarbaşı Kafe,

Semerci Fethi Gürel’e

İnebolu Kent Müzesi personeline

Nezihe Battal Kültür Evi çalışanlarına

İnebolu Meteoroloji Müdürlüğüne

Berber Taşkın’a,

Hasan Gündüz, Gürol Ercebe, Nurgül Yanık’a ve adını hatırlayamadığımız bize destek olan sayısız herkese teşekkür ederiz.