İnebolu doğumlu Türk edebiyatının ünlü yazarı Oğuz Atay adına İnebolu Kültür ve Sanat Derneği tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen “Oğuz Atay Öykü Ödülleri” sahiplerini buldu.

5. Oğuz Atay Öykü Ödülü ödül törenine Belediye Başkan Yardımcısı Necmi Mankaloğlu, Ödül törenine seçici kurul üyeleri Hülya Soyşekerci, Hüseyin Peker, Altay Ömer Erdoğan ile birlikte seçkide yer almaya hak kazanan yazarlar ve edebiyat severler katıldı.

SANATLA BÜYÜYEN BİR ŞEHİR, GELECEĞE UMUTLA YÜRÜR

Programın açılış konuşmasını yapan İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Hasan İlyasoğlu şunları söyledi: “Bugün burada, edebiyatın, insanın iç dünyasına dokunan en zarif ifade biçimi olan öykünün ve o öyküye adını veren büyük yazarımız Oğuz Atay’ın hatırasını yaşatmak için bir aradayız. Beş yıldır sürdürdüğümüz bu ödül, sadece bir yarışma değil; İnebolu’nun kültürel belleğine, Türkiye’nin edebiyat mirasına bir selamdır. İnebolu Kültür ve Sanat Derneği olarak, yıllardır amacımız; bu toprakların sessiz kalmış hikâyelerini görünür kılmak, yeni kalemlere alan açmak ve sanatın birleştirici gücünü toplumun her kesimine ulaştırmaktır. Yaptığımız her etkinlikte, İnebolu’da emeğin ve dostluğun mirasına bir parça daha sanat eklemeye gayret ediyoruz. Biliyoruz ki, sanatla büyüyen bir şehir, geleceğe umutla yürür. Bu yolculukta bizimle yürüyen, emeğini, yüreğini ve desteğini esirgemeyen tüm katılımcılara, destekçilerimize, basın mensuplarına ve adını kalbimize yazdığımız edebiyat dostlarına içten teşekkürlerimizi sunuyorum.”

İNEBOLU, ONUN YAŞAMININ BAŞLANGIÇ NOKTASIDIR

Seçici kurul üyelerinden yazar Hasan Özkılıç’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü hissettiklerini belirten Hasan İlyasoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hasan Özkılıç, yalnızca güçlü bir öykücü değil, aynı zamanda genç yazarlara cesaret veren bir yürekti. Kelimeleriyle, yaşam duruşuyla ve adanmışlığıyla hepimize örnek oldu. Bugün burada, bu ödül töreninde onun eksikliğini derinden hissediyoruz. Kendisini saygı ve rahmetle anıyoruz. Eminim, öykülerimizin arasında, bir yerlerde yine bize gülümsüyor. Bu yıl da seçici kurulumuz, titiz ve özverili bir değerlendirme süreciyle öyküleri okudu, tartıştı, düşündü. Onların emeği, bu ödülün güvenilirliğini ve saygınlığını her geçen yıl daha da pekiştiriyor. Bu vesileyle, değerli seçici kurul üyelerimize en içten teşekkürlerimi sunuyorum. O, yalnızca “Tutunamayanlar”ın yazarı değil; tutunamayanlara ses veren, suskunluğu dile dönüştüren bir ruhtu. İnebolu, onun yaşamının başlangıç noktasıdır. Belki de bu yüzden, bu ödülün kalbi için en doğru yer İnebolu’dur. Çünkü İnebolu, tıpkı Oğuz Atay gibi; zarif, derin, incelikli ve bir o kadar da dirençli bir ruha sahiptir. Bugün burada, bir kez daha görüyoruz ki öyküler sadece kâğıtta değil, hayatın tam kalbinde yaşar. Her bir katılımcının kaleminden dökülen satırlar, bu toprakların hikâyesine yeni sayfalar ekler ve biz, bu hikâyeleri çoğaltarak geleceğe taşımaktan büyük gurur duyuyoruz. Bu güzel akşamda, sanata, edebiyata ve insanın kendini anlatma çabasına inanan herkese minnettarım. İnebolu Kültür ve Sanat Derneği adına hepinize teşekkür ediyor “İnsan, anlatılmaya değer tek hikâyedir.” diyerek hep birlikte nice öykülerde buluşmayı diliyorum. ‘’diye konuştu.

EDEBİYAT İNSANIN İNSANA BORCUDUR

Oğuz Atay Öykü Ödüllerinin yürütücüsü, Oğuz Atay Öykü Ödülleri anı kitabının genel yayın yönetmeni, yazar Özlem Keskin yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Bu akşam için yalnızca bir ödül töreni dersek neredeyse yılın yarısını çok yoğun çalışarak çok fazla inanarak geçirdiğimiz bir sürece haksızlık etmiş oluruz. Bu yıl da insanın kendini anlatma cesaretini kutlamak için bir aradayız. Kelimelerin vicdanıma, sözcüklerin adaletine öykünün o ince ama asla eğilmeyen omurgasına inandığımız için buradayız. Çünkü edebiyat sözcüklerle örülen bir sığınaktır. Sessizliğe karşı bir başkaldırıdır. Bir cümleyle, bazen bir sözcükle karanlığın içinden ışık taşıma çabasıdır. Çünkü öykü, yalnız bir anlatı değildir. İnsanın kendine, dünyaya, görmezden gelinen yaralara tuttuğu aynadır. Biz, o yaranın seslenişini duyanlardanız.”

İNEBOLU’NUN DİRENİŞLE YOĞRULMUŞ RÜZGARI OĞUZ ATAY’IN İÇE BAKAN SESİYLE BİRLEŞİYOR ŞİMDİ

Özlem Keskin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yalnızca sözcüklerle dünyanın çehresini değiştiremeyeceğimizi elbette ki biliyoruz ama belki bir gün denk gelir ve bir sözcükle bir insanın kalbini değiştirebiliriz. Bir kalp değiştiğinde. dünya da değişmeye başlar. Yeter ki anlatma cesaretini gösterelim. Bu ödülün yürütücüsü olarak, bu borcun sorumluluğunu taşımaktan onur duyuyorum. Her yıl biraz daha büyüyor öykü dostluğumuz. Harika yazarlar tanıyoruz. Her bir öykü, bir adım daha ileri taşıyor bizi; daha adil, daha özgür, daha insanca bir dünyaya doğru. Kendi kalabalığımızı oluşturuyoruz. Kalabalığa karışıyoruz. Her yıl Oğuz Atay Öykü Ödülleriyle Oğuz Atay’ın o derin ironi kırılgan ama her daim dirençli sesiyle İnebolu’dan selamlıyoruz edebiyatı. Tarihe baktığımızda İnebolu yalnızca küçük bir kasaba değil gerektiğinde halkın omuz omuza yürümeyi başardığı bir vicdan olmuştur. İnebolu’nun direnişle yoğrulmuş rüzgarı Oğuz Atay’ın içe bakan sesiyle birleşiyor şimdi. Bir kasabanın cesaretiyle bir yazarın yalnızlığı el ele veriyor. Öncelikle bu anlamlı yolculuğu omuzlayan, İnebolu Kültür ve Sanat Derneği'ne gönülden teşekkür ediyorum. Onlar biliyorlar ki, sanat bir binanın duvarlarında değil halkın hafızasında yaşar. Ve o hafıza; emekle, dayanışmayla, inatla beslenir. Derneğin duyarlılığını, dayanışmayı bir gelenek haline getiren değerli Başkanımıza Hasan Abime de özel bir teşekkür borçluyum. Kültürün ve sanatın, yalnızca seçkinlerin değil, halkın hakkı olduğunu bilen, vitrine değil yaşamın özüne yerleştirilmiş bir duyarlılıkla her alanda sanatsal üretimin yanında duran bir bilinçle var olduğu için, imkansızı olmadığı için, kıymet verecek kadar kıymetli olduğu için, sonsuz öğretmenliği için çok teşekkür ediyorum. ’’

OĞUZ ATAY’IN ANISINA VERİLEN BİR ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLMEM BENİM İÇİN BİR “SİHİR” DİR

5. Oğuz Atay Öykü Ödülü sonuçları açıklandı
5. Oğuz Atay Öykü Ödülü sonuçları açıklandı
İçeriği Görüntüle

“Boyasız Saç” öyküsü ile 5. Oğuz Atay Öykü Ödülü’nün sahibi olan Yazar Yasemin Uğur, yaptığı konuşmada şunları söyledi: ‘’ Saygı değer juri üyeleri, değerli konuklar, sevgili edebiyat dostları ve çok sevgili “Tutunamayanlar”, Modern toplumda tutunamamaya zorlanan, dezavantajlı kesimler olarak görülmeyen, yok sayılan, ezilen kesimler vardır; bunlar -ekonomik olarak alt sınıfta olanlar -çocuklar ve yaşlılar –engelliler -kadınlardır. Bu gruplardan en çok kadınların hakkettikleri kıymetleri alamadıklarını düşünmekteyim. Halbuki kadınlar, bütün saydığım bu gruplarla birlikte bütün bir toplumun sözleşmesini yeniden daha iyi şekilde yazmaya muktedirdirler. Yeter ki buna uygun şartlar ve fırsatlar kendilerine verilerek potansiyellerini gerçekleştirmeleri için ortam oluşturulabilirsin. Bugün burada yaklaşık elli sene önce fiziksel varlığı ile ayrılmış Türk edebiyatının en özel, en en özgün ve en kıymetli yazarlarından Oğuz Atay’ın anısına verilen bir ödüle layık görülmem benim için bir “Sihir” dir. Öyle bir sihir ki Oğuz Atay’ın kendi derinlerinden süzülüp zihninden akıttıkları kelimelerle vücut buluyor, onca yılları aşıp benim, bizlerin zihnine giriyor, etkileyerek bizleri dönüştürüyor. Kendi zihnimin derinlerinden “Tutunamayan Kadın” yanımla çıkararak sizlere sunduklarımın bu ödüle layık görülmesi, bu sihrin bir parçası olduğumu gösterdiğinden bana cesaret vermiştir. İki kızım var. İsimleri Öykü ve Ezgi. Büyük bir ironidir ki bu iki isim Türkçede kız çocuklarına uygun görülen isimler olmuştur. Bu anlamlandırma yani “Öykü” isminin kız çocuklarına verilmesi, bugün bu ödülü aldığım gün de dahil geleceğe olan umudumu perçinlemektedir. Oğuz Atay anısına aldığım bu ödül bana “Ey Tutunamayan Kadın, cesur ol, yazmaya devam et!” demiştir. Benim için bu derece önemli olan bu ödüle beni layık gören tüm jüri üyelerine ve bu güzel etkinliği başından sonuna yürüten herkese ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim. Son olarak yüksek müsaadenizle cümlelerimi kızım Öykü’ye yöneltmek isterim. “Öyküm, annen burada kızım, sen de hep varlığının huzur bulduğu ve kendini gerçekleştirdiğin o yerlerde var ol, seni çok seviyorum.” dedi.

Hasan Özkılıç Seçici Kurul Özel Ödülü alan Mustafa Seyfi; “Merhum yazar Hasan Özkılıç ile bir ortak noktamız var. Hasan abi gibi ben de iki defa kanserle kavga etmiş ve bu kavgadan şimdilik galip bir kişiyim. Az önce Altay abinin yine tesadüf tanımını yaparken bahsettiği gibi, belki Hasan Özkılıç adına verilen, ilk kez verilen bu ödülün benim anlamda, teolojik anlamda değil ama bu tırnak içerisinde kader meselesinin içerisine giriyor biraz. İnsan özü itibariyle bence diğer varlıklar arasında tabiatla en ölümsüz olan varlık ve bu uyumsuzluk meselesi aslında insanın gördüklerini, hissettiklerini dil vasıtasıyla ifade etmeye çalışan noktasından ilerlemeyecek. Kelimelerde bu yabancılaşmanın bence ilk kura insanın bağlı olduğundan, elin içini kurmaya başlayan ilk anları itibariyle. Ben de içimdeki sıkıntılara, üzüntülere hatta umuda karşı yabancılaşmak için edebiyat kullananlardan biriyim. Bu yabancılaşma meselesi kötü bir yabancılaşma değil, ondan bahsediyorum. Git gide kirlenen bir dünyada insan kalma çabasının bir karşılığı bu yabancılaşma tercihidir ve bu yabancılaşma bazen bugün olduğu gibi kıymetini bulup değerli insanlarla benimce hale getiriyor. Bazen kendi köşesinde övgü yada şiir ya da başka bir şey yaşayıp devam ediyor. Bugün bu öykü vasıtasıyla benim burada sizlerle beraber olduğum ve ilk defa yine İnebolu gibi güzel bir yeri görmemi sağlayan seçici kurula ve siz misafirlere teşekkür ediyorum.’’ Dedi.

ÜRETMEMİZ, ÜRETENİ DESTEKLEMEMİZ GEREKMEKTEDİR

Ankara İnebolu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Simge Kömeçoğlu ödül töreninde yaptığı konuşmada: “Üretmekten vazgeçtiğimiz her alanda bağımsızlığımızdan kaybeder, özgün eserler ortaya koyamaz hale geliriz. Üretmek ise çaba emek ister sabır ister, hele de edebi bir eser ortaya koymak söz konusu ise uykusuz geceleri göze almak gerekir. Bu nedenle üretmemiz, üreteni desteklememiz gerekmektedir. Okuma yazma oranlarımız göz önünde bulundurulduğunda taşın altına elimizi fazlası ile koymamız gerekmektedir. Taşın altına elini koyup bu etkinliği düzenleyen İnebolu kültür ve sanat derneğine, özellikle başkanı Hasan İlyasoğlu ve Özlem Keskin’e sonsuz teşekkürler. Her yıl bu programa ban başka bir heyecan ile geliyorum. Bu program ile yazarlarımızı tanımak bambaşka bir deneyim oluyor. Bizlere bu duyguları yaşattığınız için sizlere ve tüm İnebolu’muza çok teşekkür ediyorum. ‘’ dedi.

İNEBOLU HALKI DA ÖZEL BİR TEŞEKKÜRÜ HAK EDİYOR

Altay Ömer Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’ İnebolu Kültür ve Sanat Derneği, Oğuz Atay Öykü Ödülü'nün beşinci yılında da sıkı bir çalışma temposu ile hem kentinin yazarına sahip çıkarak vefa duygusunu taçlandırırken hem de kentinin yazarının adının yanına başka başka kentlerin yazarlarının adlarını ekleyerek bir sorumluluk bilincinin nasıl devreye girebileceğine örnek oluşturdu. Özetle yeni seslere, genç yazarlara ilham kaynağı oluyor İnebolu'dan ulusala kendini taşıyan bu çaba. Bu çabanın kuşkusuz iki mimarı var; dernek yönetim kurulu başkanı Hasan İlyasoğlu ile ödül sekreterliğini üstlenmiş olan Özlem Keskin. Onlara ne kadar teşekkür etsek az. Her yıl tekrar ediyoruz ama yazarına sahip çıkan gencinden yaşlısına her ke simden İnebolu halkı da özel bir teşekkürü hak ediyor. Büyük şair Nazım Hikmet'in "sağ yanında bir çayır, solda çam ağaçları/o kadar yakın ki dağların yamaçları/dereye düşen bahar bir da-ha çıkamamış" diye dizelerine taşıdığı İnebolu, derelerinden nice baharlar çıkartıp bu coğrafyaya armağan edecektir. Bize kendi olma bilincimizi satır aralarında ima eden Oğuz Atay'ın armağanı ise sağlığında yayımlanmış beş, ölümünden sonra basılmış iki kitabından daha fazlasıdır. O benlik kurgumuza karşı oynanan oyuna her satırıyla karşı çıkmakla kalmamış. ironiyi devreye sokarak toplumu baskılayan, kof bir ahlakın içi ne hapseden, kimlikleri ve kişilikleri törpüleyen toplumsal düzene karşı ironiyi bir muhalefet biçimine yükseltmişti. Bu önemlidir. "Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor, hiç anlamıyorum," demişti. Son sözlerin haklılar tarafından değil hep güçlüler tarafından söylendiği bu hayatta, bize gereken "yeni bir ön-söz". Oyunu bitirmek, hayatı başlatmak için... ‘’diye konuştu.

Seçici Kurul Üyesi Hüseyin Peker ise ‘’ Bu topraklarda doğmuş edebiyatımızın kıymetli yazarı Oğuz Atay’ı rahmetle anıyorum. Bu büyük yazarımızın adını yaşatan İnebolu Kültür ve Sanat Derneği’ne öykümü seçkiye layık gören değerli seçici kurul üyelerine ve emeği geçen bütün edebiyat dostlarına çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Seçici Kurul Üyesi Hülya Soyşekerci de; ‘’ Değerli Oğuz Atay’ımızı doğup büyüdüğü bu güzel topraklarda denizin, ağaçların, doğanın bütün güzelliklerinin Anadolu’ya ait bütün güzelliklerini taşıyan bozulmamış güzel insanlarıyla var olan İnebolu’da olmak beni çok mutlu etmektedir. Her sene İnebolu koşarak geldiğim bir memleket İnebolu. Öykü ödülüne bu sene 500 yakın bir öykü katıldı. Oğuz Atay var. Oğuz Atay Türk edebiyatının en kıymetli kalemlerinden birisidir. Oğuz Atay edebiyatımıza katkılarda bulunmuştur. Yaşadığı dönemde Oğuz Atay’ı çok iyi anlayan kişiler Oğuz Atay’ı değerlendirebilen okular oldukça azdı. Yazarımız Oğuz Atay 43 yaşında erkenden hayata veda etti. Yaşasaydı o kıymetli eserlerine daha çok eser ekleyeceğine ben cani gönülden inanıyorum. Sizler öykülerinize çok emekler verdiniz, katılan öyküler arasında çok çok öyküler vardı ve seçmek bizler için bu sene de çok zor oldu. Seçici kurul olarak ortak noktalarda buluştuğumuz bu genç öyküleri ödüllendirme gayreti içerisinde olduk. Kitapta yer alan öykü ödülü genç arkadaşlarımızı kutluyorum. ‘’

Etkinlik, Oğuz Atay’ın doğum günü anısına kesilen pasta ile sona erdi.

I M G 9431 1200X800

I M G 9442 1200X800

I M G 9496 1200X800

507E4F28 2Da9 458E 9315 6665C5B25B20 1280X720