İlber Hoca’dan tarih dersi

İlber Hoca’dan tarih dersi
banner13
banner3

Türkiye'nin en önemli tarihçilerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı İnebolu halkına Milli Mücadele yılları ile ilgili konferans verdi.

Kapalı Spor Salonunda gerçekleştirilen konferansa Kaymakam Ahmet Vezir Baycar, Belediye Başkanı Mustafa Huner Özay, AK Parti Kastamonu İl Başkanı Doğan Ünlü, İlçe protokol Üyeleri, öğrenciler, öğretmenler ve vatandaşlar katıldı.  İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar ve İnebolu Belediye Başkanı Mustafa Huner Özay, konferans sonunda Prof. Dr. İlber Ortaylı çeşitli hediyeler taktim etti.

BETONLAŞMAK MARİFET DEĞİLDİR

İnebolu’ya 50 yıl önce geldiğini belirten Prof. Dr. İlber Ortaylı; ‘’ İnebolu’da yarım asırdır çok büyük değişikler görmedim. Ben geldiğim zaman ayakta olan ahşap evler çoğu duruyor. Bu bir kasaba için asalettir Türkiye’de. Çünkü insanlar oldukları yeri devamlı yıkmayı ve daha kötüsünü yapmayı marifet sayıyorlar. Kastamonu’da güzel tabiatla ve asırlık yaşama alışkanlıklarıyla pek bağdaşmayan yeni bloklara geçmişler hayırlı olsun,  İnşallah memnun kalırlar bilmiyorum kalırlar mı?. Betonlaşmak marifet değildir. Betonun ahşaptan daha iyi olduğunu söylemekte doğru değil ve ikisinin ortasını bulmak mümkün, biz biraz kolayına kaçıyoruz, yaptığımız işlerde bir ölçü yok ve derinlemesine değişimler yapmıyoruz onun için bu arada adetler kayboluyor ve şehirlerin silueti gidiyor. Yaşama alışkanlıklarımız değişmeye başlıyor. Bunların hepsi çok iyi şeyler değil, İnebolu’da ben onu gördüm. Ben geldiğim zaman eski ahşap evleri yeniden aşı boyasıyla değil de yaylı boya kullanarak restore ediyorlardı. Çünkü ben Karadeniz bölgesinin çok katlı binaya dayanabileceğini zannetmiyorum. Çok katlı bina Karadeniz’in ikliminde kısa zaman bir pes baya yanı sarkık bir elbiseye dönüyor ve manzara gidiyor. Sizlerden evvel oturan insanlar taş evi bile çok tercih etmemişler ve nadiren kullanılmış daha çok ahşapla yetinmişler. Çünkü rutubetli ortam ve yaşamanın şartları var. ‘’ dedi.

İNEBOLU İSMİ YUNANCA BİR İSİMDEN BOZMADIR

‘’ İnebolu adı üzerinden bir yunanca isimden İnepolisden bozmadır, Anadolu’daki bir çok şehirlerde polis eki ya var, yada üstüne başka bir şey veya gastromoni, kastron, kelimeleri ile değiştiriyorlar. ‘İne’ Türkçe bir kelimedir dolayısıyla Türklerin aşiretlerin gelip yerleştikleri denizcilik öğrendikleri bir bölgedir. Karadeniz kıyılarında özel bir yeri var bu da en önemli hususlardan birisidir ve mazi de çok önemli bir yeri vardır. Çünkü Karadeniz kıyısında Sinop gibi çok korunaklı bir liman olmamakla birlikte önemli bir iskeledir. Atatürk’ün İnebolu’da durmak istediğini ama İnebolu’ya neden çıkmadığını bilmiyorum. Karadeniz kıyıları mütarekede önemli kariyeri olan bir komutan için, burada isyanlar vardı, bu isyanlar kışkırtılıyordu, işgal kuvvetleri vardı ve işgal kuvvetleri dengeyi tam sağlayamıyordu. 4 yıl süren bir harbin sonunda İngiltere yorgundu. İngiliz donanması bu savaşa katılmamıştı. Çünkü İngiltere dışında donanması ele gelen bir memleket yoktu. Almanya gemi yapıyor, donanması için zırhlı üretiyor. Denizleri olmadıkları için donan ve denizcilik üç asır ister ya da 5 asır ister, Portekiz denizci bir memlekette denizciliğiyle Amerika kıtasını keşfedecek kemerleri o hazırladı ama kıtaya giden kaptanların ikisi de denizcidir. Almanya bir donanma memleketi değildir. İngiliz donanmasının dışında da Kara ordusunun en çok yorulduğu savaşlar Ortadoğu’dır.  İran’da çok başarılı olamadılar, Kafkasya da ise son safa da hiç harbe karışmadılar ve seyirci kaldılar. Ermenilerle de iyi bir iş birliği yapamadılar, Ermeniler iyi savaşmadı ve iyi askerlikte öğrenmediler onun için pek bir işe karışmadılar Türklere karşı Ermenileri yanına alıp Kafkas’ya da bir şey yapmadılar. Kafkas’ya da Türk Orduları gönüllü statüsünde doğrudan doğruya Afganlarla beraber müftehirimizle kavga ettik Petrol için onun içinde bizim orduya gönüllü statüsü verildi. İngiltere’nin çok büyük bir kini var, askerce bile davranmayı unutuyorlar bazen, o yüzden kendilerine kuvvetli bir müttefik aradılar. Kuvvetli müttefik de büyük devletlerden çıkacak gibi değil, herkes harp yorgunu sırf Osmanlı imparatorluğu Türkiye değil, öbürleri de öyledir ve harbe son senesinde girmiştir. Yunanlılar Batı memleketleri için iyi bir iş ortağı iyi bir gözcü Akdeniz de besleyici bir şeydir yoksa İtalyanlar herhalde Batı kültürünün anası, batı medeniyeti batsa tekrardan İtalyanlılar yaratır. Neden İtalya diye sorarsanız da çünkü İtalya onların işine yaramaz. Bundan dolayı da böyle bir hava yaratıyorlar ve aslında mesele tamamen taze bir kuvvet, bu taze kuvvetin buraya gelmesiyle de bir işgal başlamış, mütareke de fakat mütarekedeki işgal ancak ve ancak son derece şartları iyi tanıyamayan yitirilen birinci cihan harbi sıkıntıları içinde boyun eğmeye hazır bir gurup tarafından kabul edilebilir. Mustafa Kemal Paşa gibi onun arkadaşları gibi uyanık ve zinde insanlar bunun çürüdüğünü görüyorlar onun için Mustafa Kemal Paşa diyor ki ‘Geldikleri gibi giderler’ diyor. ‘’

“MAALESEF MÜSLÜMAN DÜNYASI UYUŞTURUCUYA ÇOK DÜŞKÜN”

“Mustafa Kemal Paşa bunu kafayı çekmiş birinin kafa tutması şeklinde söylemiyor bunu. Burada bu bölgelerde biliyorum bazı insanlar var, Atatürk’e çok fazla ‘sarhoş’ sıfatı yakıştırıyorlar. Bu gibi şeylerle tarih yazılmaz çok ayıptır, yanlıştır. Psikolojik tarih olmaz. Ayrıca kafa çekmek alkolden çok başka şeylerle de oluyor zamanımızda. Maalesef Müslüman dünyası uyuşturucuya çok düşkün. Uyuşturucu ile ciddi olarak çatışmamız lazım, çarpışmamız lazım. Bu hakikaten Müslüman dünyanın gençliğini tahrip edecek ve kitabına da uydurulmuş bir alışkanlık. Çok az müçtehit doğrudan doğruya bunun haram olduğunu söyleyebiliyor. Çoğu da pek yeri yok gibi aşağıdan sallıyorlar. En kötü şey uyuşturucudur. Bizim dünyamızı tehdit eden en önemli şey uyuşturucudur. Tamamiyle nesilleri götürür, gelecek nesilleri de yok eder. Yapımızı bozar. Türkiye’nin kurucu insanları için bu şekilde etiketler yapıştırmak çok ayıptır. Bunu yapan insanlar çok cahil ve terbiyesizdirler. Veyahut da amaçları vardır, dışarılardan besleniyorlardır.

MUSTAFA KEMAL PAŞA O GECE İNEBOLU’YA İNEMEMİŞTİR

‘’ Türk kavminin Anadolu’daki hakimiyeti hale ham ze edilmiş değildir, Bir kavimler göçü oldu ve Kuzey Avrupa’nın barbarları Avrupa’ya indiler, Roma İmparatorluğunu yıktılar ama Roma İmparatorluğu Akdeniz kıyısında yaşıyordu. Bugün ki Avrupa’nın Fransa, Almanya, İngiltere falan gibi yerlerinde Roma kendisi bir istilacı devlet olarak bulunuyordu.  Roma bir askeri kuvvet olarak hakim olmuştu bugün ki Avrupa topraklarına oradaki barbarları idare ediyordu ve idare edenin dini ve medeniyeti bir ölçü de bulaşıyordu. Burada bir Kolonililer vardı bunları kışkırtma safhasına girdiler 19. Ve 20. Yüzyılda nerede kapitülasyon aldılarsa orada kışkırtma başladı. Bu münferitten istifade ile burada İngiliz işgal kuvvetleri General Milne Samsun’da oturan çok dikkatliydi. Mustafa Kemal Paşa buraya vatanı kurtarsın diye yollanmadı. Mustafa Kemal Paşa İnebolu’yu tetkik etmek istiyor, İnebolu’da durmak istiyor, çünkü belli ki işe başladığı zaman burası ona başka türlü işe yarayacak, İstiklal harbindeki mevki belli İnebolu’nun yani burayı o biliyor ve çoktan istihbaratı var. Buradan nasıl gider, kimle nasıl sevk eder buradaki halk nedir kapasiteleri nedir, inançları nedir neye ne kadar dayanırlar, yolun ortasında bırakırlar mı, yoksa desteklerler mi? Bunların hepsini öğrenmiş. O gece İnebolu’ya inememiştir ve Mustafa Kemal Paşa Samsun’da durmuştur. Bu şehrin İnebolu’nun harp içindeki önemi burayı ziyaret edenler oldu. Mustafa Kemal Paşa da dâhil yenildikleri bir harbin içinden zafer kazanmış bir komutan olarak itibar görüyor. Hem Osmanlı hükümeti hem de müttefik işgalciler tarafından pele Palas’ta oturur kurur, kurulacak erken kabinine harbiye hazırlığı alır ve gidebilirdi her şeyi tehlikeye atarak bu tarafa gelmiş hatta gazete çıkaracağım diye küçük bir birikimini bile bu uğur da provokende yapacağım diye… Batının milletleri arasında dünya bakışı değişik yani İtalya için Türkiye başka bir şeydir. İngiltere ile Fransa menfaatleri onu alakadar etmez. Yine Fransa içinde Türkiye’ye bakış İngiliz kinden farklıdır. Düşünün ki İstiklal Savaşından sonra bile talimdeki çavuşlara görev veriyorlar kan alıp neticelerini basit şekilde tahlillerini kaydetmeyi öğretiyorlar. Basit onbaşı ve uyanık çavuş nasıl kan tahlili nasıl kaydeder bir defter veriyorlar böyle tahlil yap ve bunu buraya koy ve deftere kaydet sonra da kaymakama ver falan diye… Bununla iş takip edildi 30’lu yıllarda… En iyi işleyen iletişim Askerlik Şubeleri ve Genel Kurmay onun için bu duruma da başkaları biliyor. Fransa İngiltere’den daha farklı politika güttü.   ‘’ 

TÜRKİYE KOLAY YUTULUR BİR DOLMA DEĞİLDİR

‘’ Bir savaş nasıl plana cağı bellidir, ne olacağı belli, rast gele halk kahramanları da yapabilir bir yerde savaşı yani sadece asker falan değil, iş bilenin kuvvetli insanların yapacakları şey her zaman çoktur. Bu bir eski devletin eski bir ordunun çıkaracağı bir şeydir onun için Türkiye’de asker ve ordu düşmanlığı çok kötü bir zihniyettir. Bazı böyle kuvvetler vardır, bunlar bahriyemizi yok etmeye çalıştılar ordunun içine sızmaya çalıştılar ve Türkiye kolay yutulur bir dolma değildir. Bir arada dururken fikri farklılarımıza, yol farklılıklarımıza rağmen bazı şeylerin üzerinde oturmaktır. Güzel bir memleketin sahibi zordur, buraya en geç gelenlerden biriyiz yani Dünya’da bir kıtaya gelip de etnik kuruluşunu en son değiştiren devlet biziz. Bizim buradaki yerleşmemiz de %100 kabul edilmiş bir şey değildir. Burayı bırakıp da gitmek bir kurtuluş değildir. Çünkü kimse sizi beklemiyor makbul kuvvetler olarak, hiçbir yer de de iş güç sahibi olup mutlu olmanızı mümkün değildir. Böyle bir yeri bırakmamak için bazı şartlar vardır, bazı müessesler ve bir gelenek üzerinde anlaşmış olmanız gerektirir. Bugün için 18 Mayıs Türkiye’nin en kuvvetli günüdür ve en önemli günüdür. 30 Ağustosta mühim bir gündür 26 ağustosta mühim bir gündür, böyle tarihlerde viyana kapılarına da çıktık ve kendi vatanımızın son kapılarını da savunmak zorunda da kaldık. Hareketli bir milletiz, bin yılın içinde uzak Asya bozkırlarında tuna havzasına kadar gittik. Böyle bir hareketlilik her coğrafi genişleme çekilme her millete has bir şey değildir. Türkiye’de hiç kimse hiçbir şekilde kendi başına kendi zümresi ile hâkim olamaz burası çok renkli bir ülkedir. En tehlikeli bir şeylerden birisi partizanlık, yandaşlık, akraba kayırıcılığı hemşerilik oyuncak ılığı gibi şeylerdir. Çünkü Türkler geniş ve yaygın bir millettir. ‘’ diye konuştu.

Konferans programı sonunda Kaymakam Ahmet Vezir Baycar ve Belediye Başkanı Mustafa Huner Özay, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya konferansa katıldıkları için teşekkür etti.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER