İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Eğitimci-Yazar Ali Turgay Karayel’i vatandaşlarla buluşturdu. İnebolu Belediye konferans salonunda düzenlenen söyleşi ve imza etkinliği yoğun ilgi gördü.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Hasan İlyasoğlu: ‘’Zaman zaman Ülkemizin sorunları ile ilgili hep düşünüyoruz ve karşılaştırmalar yapıyoruz bir türlü istediğimiz gibi yürümüyor bazı şeyler yaşam biçimimiz istediğimiz gibi olmuyor ve şikâyetler ediyoruz ama sonucun değişmediğini görüyoruz. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre Dünya’da kitap okuma konusunda 86’ıncı sıradayız ve kitap ihtiyaç sıralamasında ise 253’üncü sıradayız. İnebolu Kültür ve Sanat Derneğimizin amacı kitap okumayı arttırmak ve bu doğrultuda okuryazarı buluşturmak biçiminde etkinliklere başlamayı düşündük ve bu yapacağımız etkinliklerde kitap okuma oranını bir miktar artabileceğini bir kişinin bile kitap okumasını sağlamak bize mutluluk verecektir. Bunun için de okuryazar buluşmalarında ilkini de Eğitimci-Yazar Ali Turgay Karayel’in katılımı ile gerçekleştiriyoruz. Bizleri kırmayarak etkinliğimize katılan olan Eğitimci-Yazar Ali Turgay Karayel’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.’’ diye konuştu.
Söyleşi etkinliği öncesi bir konuşma yapan Eğitimci-Yazar Ali Turgay Karayel; ‘’ İnebolu Kültür ve Sanat Derneği, İnebolu’da büyük çabalar gösteriyor, Türkiye’de birçok dernekler kuruluyor ama birçoğu da tabela derneği oldu ne yazık ki ancak İnebolu Kültür ve Sanat Derneği öyle bir dernek değil çünkü geçmiş dönemde neler yaptığını ve güzel çalışmalar yaptığını hepimiz yakından takip ederek biliyoruz bu da İnebolu için büyük bir şans İnebolu Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Hasan İlyasoğlu’nu yönetimini ve dernekte aktif çalışan herkese teşekkür ediyorum. Dernekte tiyatro gösterileri, şiir dinletileri gibi birçok güzel etkinliklere imza atıyorlar. 2008-2011 yıllarında İnebolu görev yaptığım zamanlarda öğrencilerimiz için kitap bağışı kampanyası başlatarak siz İnebolu halkının destekleri ile tüm okullarımıza 15 bin kitap kazandırdık ve o kitaplar öğrenciler sıraya girerek o kitapları okudular. Bunlar bizim ülkemize bir borcumuzdur ve İnebolu benim için çok önem taşıyor İnebolu olmasaydı Türkiye olmazdı sizlerin büyük büyük ataları, nineleri, dedeleri o cephaneleri taşınmasın da kendilerini ortaya koyarak düşmanı bertaraf ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün önderliğinde kuruldu. Türkiye’de özgürce yaşayabiliyorsak burada İnebolu’nun birçok payı var dolayısıyla benim de buna ülkemize borcum var, İnebolu’ya borcum var kurtuluş savaşındakilere borcum var tüm ülkeye borcum var ve bende o borcumu ödemeye çalışıyorum. ‘’ ifadelerine yer verdi.
Eğitimci-Yazar Ali Turgay Karayel kaleme aldığı ‘Karşılaşma’ kitabından konukları için hazırladığı söyleşi de şu ifadelere yer verdi : ‘’ Ben de Karşılaşma’daki öyküleri bu anlayışla yazdım. Evet memleketin hali, insanların hali, elbette kendi halim beni uyandırıyordu. Bu sesleri duyuyordum, hem de yakından hem de çok belirgin. İstanbul’da Beyoğlu’ndayken, İnebolu Postası’ndan okuduğum acı haber… Gencecik bir kızımızın, takas (berdel) yöntemiyle zorla evlendirilmesine, kendi canına kıyarak karşı çıkması… Bu sesi de duydum. Kitaptaki “Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı öykü, o duyduğum acı sestir. Köyde, anneannemlerin komşusu Latife Teyze’nin oğlu Kâzım’la aynı yaştaydık. Altın gibi sapsarı saçları vardı. Çocukluğumda, tatillerde köye gittiğimde avluda tozlara belenerek bazen güreşir bazen top oynardık onunla. Kâzım’ın ailesi yoksuldu, o da öyle yoksul büyüdü. Evlendi iki çocuğu oldu. Sonrasını söylemek istemiyorum. “Geçilemeyen” adlı öyküyü çocukluk arkadaşım Kâzım’a adadım, öyküyü okuyanlar görmüştür. Tarkovski, “Dünya mükemmel olmadığı için sanat var” diyor. Dünyada haksızlıklar var, acı çekenler, acı çektirenler var. Korkak insanlar, gülünç insanlar var. Gazeteci görüntüsüyle yalakalık yapanlar, gerçekleri gizleyenler, yazamayanlar var. Büyük büyük, büsbüyük, çok büyük, kocaman, koskocaman siyasetçilerimizin küçük küçük, çok küçük, mini minnacık halleri var. Bu hallere gülelim mi ağlayalım mı? Palavralarını yutalım mı yutmayalım mı? Kitaptaki bazı öykülerde onları anlattım. İyi de ettim. Bir yazarın neyi var elinde? Kalemi, sözcükleri… ‘’
‘BAZI ÖYKÜLERİNİZDE MİZAH UNSURLARI SÖZ KONUSU’
Yazar Karayel, sözlerini şöyle sürdürdü : ‘’ Dağlarca’nın savcıya sorduğu soruyu biz de kendimize soralım, nedir bir şairi, bir yazarı savcılardan güçlü kılan, üstelik çağlar boyu? “Cesaret Hakkı”nı kullanabilenlere verdiğim selamdır o öyküm. Bazı öykülerinizde mizah unsurları söz konusu. Hayatın kendisi, güncel ve politik meseleler öykülerinizdeki mizahi anlatımın neresinde duruyor?” diye sormuştu bana bir söyleşide sevgili Gönül Ekici. Şöyle yanıtlamıştım. Nasıl yazarsam insanları güldürürüm diye düşünmedim. Tanık olduğumuz kimi olaylar, kişiler zaten gülünç. Yalnızca çevremdekilerin yaptıkları değil benim de gülünç davranışlarım oluyor. Kendimle de alay etmeyi seviyorum. Güldürü, yaşananların daha görünür, daha anlaşılır olmasına katkı sağlıyor. Ağır başlı, oturaklı görüntüler verenlerin, kasım kasım kasılanların, çevresine korku salanların, kimi zaman da sıradan insanların maskesini sözcüklerle çıkarmak hoşuma gidiyor. Kitabımın son bölümlerinde İpek Abla adında bir kahraman var, hiç konuşmaz. Peki gerçekten böyle biri yer aldı mı yaşamımda? Benim yanıtımı şimdilik geçelim. Ben okura, size sormak isterim, siz yedi sekiz yaşlarındayken kendinizden çok büyük, sözgelimi komşunuzun üniversiteye giden kızına çocukça bir aşk duydunuz mu? Ahmet Muhip Dıranas duymuş. Biliyorsunuz onun ünlü şiirinde anlattığı Fahriye Abla’sı var.’’
‘KİTABIN SON ÖYKÜSÜ “MAVİ VE SİYAH’
Bu başlık tanıdık değil mi? Halit Ziya’nın ünlü romanı da Mavi ve Siyah. Öykünün başlığını bilinçli olarak ondan aşırdım. Hem büyük ustayı anmak istedim, hem de öykünün içeriğine çok uygun düşüyordu Mavi ve Siyah. Okurlar zaman zaman merak edip yazarına sorar, “gerçekten bunlar oldu mu, yaşadınız mı böyle şeyler, öyküdeki kahraman siz misiniz…” Benim bu sorulara karşılık okurdan beklentim İtalyanların ünlü bir sözüdür: “Sen non e vero, ben trovato; doğru değilse bile iyi uydurulmuş.” Yalnızca ben değil, sanırım bütün yazarlar okurlardan bunu duymak ister: Okuduklarım doğru değilse bile iyi uydurulmuş.’’
Eğitimci-Yazar Ali Turgay Karayel, söyleşi konuşmasının sonunda özgeçmişi hakkındaki bilgilere yer verdi. ‘’1981’de Kargı’da doğdum. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak yurdumuzun değişik yerlerinde görev yaptım. Bu yıl da Kastamonu’da çalışacağım. Cumhuriyet, Varlık, Çağdaş Türk Dili, Sincan İstasyonu, Sözcükler, Öğretmen Dünyası, Öykü Gazetesi, İnebolu Postası gibi yayınlarda öykülerim, yazılarım yer aldı. Haziran ayında “Karşılaşma” adlı öykü kitabım Bilgi Yayınevinden çıktı’’ dedi.
Yazar Karayel, söyleşinin ardından okurlarının kitaplarını imzaladı.