Bazı insanlar, geride bıraktıkları eserlerle yaşar. Adları belki yüksek sesle anılmaz, belki hayatları boyunca mütevazı kalırlar; ama dokundukları bir taş, açtıkları bir kapı, eğitime adadıkları bir damla emek gelecek nesillerin yollarını aydınlatır. Rahmetli Ahmet İlyasoğlu da işte böyle bir insandı.
İnebolu Lisesi’nin çatısı altında, yıllar önce yaptığı bir fedakârlık bugün hâlâ nefes alıyor. Onun desteğiyle kurulan laboratuvar, bir binadan, bir odadan öte; bir neslin merakının, bir diğer neslin umudunun yuvası oldu. Çocukların mikroskop camında gördüğü her hücre, deney tüplerinde renk değiştiren her damla, onun sessiz katkısının bir yankısıydı.
Günümüzün İnebolu Bilim ve Sanat Merkezi’nde bu laboratuvarın hâlâ var olması, aslında bir insanın geride bıraktığı izlerin ne kadar kalıcı olabileceğinin somut bir kanıtıdır. Yakın zamanda, kıymetli eşi Sadiye İlyasoğlu ve kız kardeşi Ayşe Mutlugün, bu hatıranın taş duvarlarına yeniden dokunmak üzere ziyarette bulundular. Onların gözlerinde bir anının, bir fedakârlığın, bir teşekkürün sessizliği vardı. Ahmet Bey’in adını taşıyan laboratuvar, sadece bir mekân değil; sevginin, eğitime duyulan inancın ve geleceğe bırakılan sorumluluğun sembolüydü.
Bugün o laboratuvara adım atan her genç, aslında farkında olmadan bir iyiliğin gölgesine giriyor. Belki onlar için sıradan bir sınıf, sıradan bir çalışma alanı gibi görünecek. Ama gerçekte, bir insanın ardında bırakmak istediği en temiz izlerden biri: bilgiye açılan kapı.
Toplumun belleğinde yer etmek için büyük, görkemli anıtlar gerekmez. Bazen bir laboratuvar, bazen bir kitap, bazen de sessizce yapılan bir iyilik yeterlidir. Ahmet İlyasoğlu’nun hatırası, bugün İnebolu’nun çocuklarının zihninde filizleniyor. Ve her filiz, bize bir hakikati fısıldıyor: “Gerçek zenginlik, paylaştığında çoğalır.”
İnebolu, bu kıymetli katkıyı unutmayacaktır. Bizler de unutmamalıyız. Çünkü bir insanı anmak, sadece geçmişine teşekkür etmek değil, aynı zamanda geleceğe karşı sorumluluk hissetmektir. Ahmet Bey’in fedakârlığını şükranla anıyor; onun izini yaşatan değerli eşi Sadiye Hanım’a ve kız kardeşi Ayşe Hanım’a gönülden teşekkür ediyoruz.
Bir laboratuvarla başlayan yolculuk, nice gencin kalbinde bilime, sanata ve hayata uzanan bir umut olacak.
Ve biz biliyoruz ki; insan, ardında bıraktığı iyilik kadar yaşar.