PANİK BOZUKLUĞU

Her birimiz panik atak yaşayabiliriz ama deneyime verdiğimiz yanıt bir bozukluğa dönüştürebilir…

Koronovirüsün oluşturduğu bu süreçte, kimimizin kaygı seviyesi daha düşükken kimimiz daha fazla kaygılı olmaya devam edebiliyoruz. Bu sürecin içerisinde, kaygılarımız panik atak yaratıyor ve bunu yorumlayış şeklimiz de bu durumu panik bozukluğa çeviriyor olabilir. Veyahut zaten var olan bir panik bozukluğu tetiklenmiş ve bununla mücadele etmeye çalışan bireyler olabiliriz. Öncelikle, panik bozukluğun ne olduğunu tanımlamadan önce, neden böyle bir konu seçtiğimi belirtmek isterim.

Yaşadığımız bu sürecin etkisi işlevselliğimize etki edip en belirgin şekilde kendisini kaygı bozuklukları olarak gösteriyor olabilir. Kaygı bozuklukları çok geniş bir spektrumdur. Yani kaygılarımızla ilişkili birçok bozukluk bulunmaktadır ve bunlardan biri panik bozukluğudur. Deneyimlediğimiz bedensel veya bilişsel(düşünceler) belirtilerin farkına varabilmek, özellikle kaygıların çok fazla arttığı bu dönemde, sağlıklı bir beden duyumu ile işlevinde düşüş olan bir beden duyumunu ayırt etmek kıymetli olacaktır. Buradaki amaç, ‘’Ben şu anda ne hissediyorum?’’, ‘’Vücudum neden böyle tepkiler veriyor?’’ sorularının olası cevaplarını içinizde bulabilmek ve ne yapılabileceğine dair uygun yolları sizlere sunabilmektir. Birazdan belirteceğim fiziksel veya bilişsel belirtiler ile ilgili herhangi bir deneyiminiz olursa panik bozukluğu ile bağlantılı olabilir mi diye değerlendirmenin ve bu konuda bilinçlenmenin önemli olduğunu vurgulamak isterim.

Peki, Panik Bozukluğu Nedir?

Bir kişide panik bozukluğunun gözükebilmesi için, yineleyen beklenmedik panik ataklarının var olması gerekir. Bir panik atağı, dakikalar içinde doruğa ulaşan ve o sırada fiziksel ve bilişsel(düşünceleriniz ile ilgili) belirtilerin eşlik ettiği, yoğun bir korku ya da içsel sıkıntının bastırdığı bir durumdur.

Fiziksel belirtiler; çarpıntı, kalbin küt küt atması, terleme, titreme, soluğun daralması, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Öte yandan tüm bu fiziksel duyumlarınızın yanında, denetimi yitirme ya da “çıldırma” korkusu veya ölüm korkusu gibi düşüncelerde eşlik ediyor olabilir.

Bir panik ataktan sonra, başka panik atakların olacağı ve bunların olası sonuçlarıyla ilgili olarak sürekli bir kaygı duyma durumu ya da ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış değişiklikleri gözlemliyorsanız, örneğin dışarı çıkmaktan kaçınmak gibi, yaşanılan yoğun kaygınız kendisini panik bozukluğuna dönüştürüyor demektir. Böyle bir durumun ortaya çıkması bir uzmandan destek almayı gerektirebilir. Genel popülasyona bakıldığında, araştırmalar, kadınların erkeklere göre çok daha fazla etkilendiğini ve 14 yaşından önce görülme sıklığının genellikle düşük olduğunu belirtmektedir. Ortalama başlangıç yaşı olarak 20-24 yaş aralığını söyleyebiliriz. Ancak elbette, panik bozukluğu, diğer yaş gruplarında da gözlemlenebilir. Kimilerinde ara ara meydana gelirken, kimilerinde ise sürekli bir biçimde ağır belirtiler sürüp gidebilir.

Peki, bu duruma neler sebep olabilir?

Öncelikle her bireyin yaşamı ve yetiştiği çevre birbirinden farklılık gösterdiği için net bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak yapılan araştırmalar, erken dönem yaşam olaylarının: örneğin erken yaşta ebeveynlerinden ayrılma, ebeveyn kaybı ya da erken dönemde cinsel ya da fiziksel kötü davranışa maruz kalma gibi durumların panik bozukluğun içerisinde ele alınan konular olduğunu göstermektedir. Öte yandan stresli yaşam olayları; örneğin sevilen bir kişiden ayrılma ya da ayrılma tehditi yaşama, göç, evlilik, okuldan mezun olma, fiziksel hastalık gibi örneklerle genişletilebilir. Bu konuda yapılan bir diğer çalışmada ise,(Tükel, 2002) panik bozukluğu yaşayan bireylerde, ilk panik atağın öncesinde stresli bir yaşam olayına rastlanma oranının  %80 olduğu belirtilmektedir. Elbette süreğen bir şekilde ilerleyen panik bozukluğunun gidişinin ve etkilerinin kişiden kişiye değişiklikler gösterebileceğini söylemekte fayda var. Nitekim, hepimiz stresten bambaşka şekillerde etkileniyor ve bambaşka tepkiler sergiliyoruz.

Peki, Panik Bozukluğu Bize Ne İfade Etmektedir?

Genellikle bedenlerimizin işleyişini bize hizmet ettikleri sürece sıklıkla görmezden geliriz. Zaten işleyişi devam ediyordur, o yüzden dikkat kesilmeyiz. Ancak ne zaman sorun çıkarmaya başlar, o zaman bedenimize dikkat etmeye başlarız ve hemen bir doktora gideriz. Çoğu zaman bedenimiz ve verdiği tepkiler ruhsal durumumuzdan bağımsız değildir. Yani hissedilen bir fiziksel belirti muhtemelen beraberinde bir duygu getirecektir. Bu nedenle bir kişinin panik atak ya da panik bozukluğu yaşaması bir semptom olarak değerlendirilmekten ziyade bu durumun, kişiye ne ifade ettiğinin çalışılması önemlidir. Biraz daha açmak gerekirse, bedenimiz bastırdığımız duyguları bize bir bozukluk olarak yansıtıyor ve bu durum bedenimizin; duygularımızı ve düşüncelerimizi konuşmanız adına bir alarmı olabilir. Bazı bedensel duyumları yaşamanın bir anlamı vardır ve panik bozukluğu içinde aynısı söylemek mümkündür. Deneyimlediğimiz panik bozukluğun farkına varabilmek adına, altta yatan nedenlere bakmak etkin olacaktır.

Ufak bir alıntıyla bu durumu somutlaştırmak isterim. ‘’Kendin Olmanın Dayanılmaz Hafifliği’’ adlı bir kitap, duyguları şu şekilde ele almaktadır. ‘’Duyguları küçük çocuklar gibi düşünebilirsiniz; küçük çocuklarda ağladıklarında  ‘’ kriz çıkardıklarında’’ aslında bir ihtiyaçlarını dile getirmeye çalışırlar.’’ Bu bağlamda bedenimizin neye ihtiyacı var, bir göz atalım derim. Bedenimizin ‘’Benimle ilgilen’’ deme şekli bu şekilde ortaya çıkabilir. Yani bize bir şeyler söylemek istiyor olabilir.

Ek olarak, panik bozukluğu elbette daha derinlemesine incelemek faydalı olacaktır ancak eğer yukarıdaki, fiziksel veya bilişsel belirtilerin 4 veya daha fazlasının son 1 aydır sizde olduğunu düşünüyorsanız bir uzman yardımı almak faydalı olacaktır. Psikoterapi ve ilaç doğrultusunda panik bozukluğu kontrol altına almak etkin bir yöntemdir.

Yaşanılan anlık ataklar için bol bol nefes egzersizleri yapmak ve doğru nefes almak adına uygulamalar kullanmak, kafein tüketiminize dikkat etmek(fazla kafein bedensel uyarılmayı arttırır) yarar sağlayacaktır diye düşünüyorum. Ara ara toplumda görülme sıklığı yüksek olan bozukluklara değinmek ve fikir sahibi olabilmeyi önemsiyorum. Böylelikle yaşadığınız deneyimleri tanımak ve fark edebilmek adına bir işlevi olacağına inanıyorum.

Dilerim hepimiz için sağlıklı ve huzurlu bir hafta olur. Sevgiler…

YORUM EKLE