'KAĞNI DONANMASINI İNEBOLULULAR KURDU'

'KAĞNI DONANMASINI İNEBOLULULAR KURDU'
banner13
banner3

Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini atan Kurtuluş Savaşı'nda büyük yere sahip olan Kastamonu'ya bağlı İnebolu ilçesi, önemli bir programa ev sahipliği yaptı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Kurucusu Vladimir Lenin'e 26 Nisan 1920'de yazdığı mektubun 99. Yılında, Dolmabahçe ve Kastamonu Rotary kulüpleri iki gün süren bir programa imza attı. 

İnebolu ilçesinde, Dolmabahçe ve Kastamonu Rotary kulüpleri tarafından düzenlenen Denizdeki Kuvayı Milliye ve İnebolu Paneli gerçekleştirildi.
İnebolu Limanı'nda başlayan törende açılış konuşmasını Rotary Kulübü 2420. Bölge Guvernörü Hasan Akbayrak yaptı. Albayrak şunları söyledi: “Kurtuluş Savaşı’nın önemli taşlarından biri, en önemli desteklerinden biri ve tarihimizin önemli bir parçası olmasına rağmen sanırım Türkiye’mizin çok da bilmediği bir gerçeği, iki ulus arasındaki muhteşem gönül bağını, muhteşem desteği bir kez daha burada yaşayabilmenin, yaşatabilmenin ve bu bilinci yeniden yaratabilmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Gururluyuz bence yapılmamış görülmemiş bir şeyi yapıyoruz, yaşanmışlıkları burada yaşatıyoruz”

Dolmabahçe Rotary Kulübü Başkanı Eyüp Kömeçoğlu, yaptığı konuşmada, paneli Türk-Rus ilişkilerine katkı sunmak, kurtuluş mücadelesinde önemli görev üstlenen İnebolu ile ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediklerini belirterek şunları söyledi: “Bir ilke imza attığımız için gururluyuz. Atatürk’ümüzün Sovyetler’e yazdığı mektubun 99. Yıldönümü. İlk defa oluyor, seneye ve sonraki seneler inşallah tekrarlarını yapacağız. Bu etkinliğimiz devamlılık arz edecek buna öncülük etmekten de onur ve kıvanç duyuyoruz. Bugün Moskova ve Türkiye’nin her köşesinden misafirlerimiz var. İnşallah bu kar topu gibi giderek büyüyecek.”

Yerel tarih araştırmacısı Mustafa Fakazlı'nın konuşmasının ardından şehitler için denize çelenk bırakıldı.
Limandaki tören, İnebolu Belediyesi Heyamola ekibinin gösterisiyle sona erdi.
İnebolu Türk Ocağı Konferans Salonu'nda düzenlenen programda Nurhayat Ergün sunum yaptı. Panelin moderatörlüğünü ise emekli amiral Cem Gürdeniz yaptı.

“300 BİN TON HARP MALZEMESİ TAŞIDILAR”

Gürdeniz, Atatürk'ün 26 Nisan 1920'de Sovyetler Birliği'nin kurucusu Lenin'e yazdığı mektubun ardından 1920-1922 yıllarında 300 bin ton harp malzemesi gönderdiğini belirterek şöyle konuştu: “5 ton üzeri sadece 28 yaşlı gemiye sahiptiler. 5 ton altı kayık, şayka, taka gibi vasıtaların sayısı 300 civarında idi. Hepsinin toplam taşıma kapasitesinin takriben 7800 ton olmasına karşılık Rusya'nın Batum, Tuapse ve Novorosysky limanları üzerinden, İnebolu, Trabzon ve samsun limanlarına, ilk sevkiyat 1920 Eylülünde başlamak üzere 1922 Ağustosuna kadar toplam 300 bin ton harp malzemesi taşıdılar. Mevcut savaş malzemeleri de batı cephelerine taşınmak üzere Doğu Karadeniz limanlarından deniz yolu ile İnebolu’ya getirildi.”

“KAĞNI DONANMASINI İNEBOLULULAR KURDU VE DONATTI”

İrili ufaklı teknelerin, Kurtuluş Savaşı'nın sadece demirini değil, aynı zamanda bağımsızlık, hürriyet ve ulusal onur ateşini de taşıdığını belirten Gürdeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurtuluş Savaşının cephanesi Trabzon, Samsun ve İnebolu üzerinden taşındı. Ancak Karadeniz limanları içinde İnebolu
özel bir yere sahiptir. İki nedenle. Birincisi 300 bin tonun kabaca % 60 'ı yani 180 bin tonu İnebolu'dan sevk edildi. İkincisi sevkiyat cephaneyi sadece limana getirmekle bitmedi. Karadaki varış noktalarına erişmesi gerekirdi. Önce Kastamonu oradan da Çankırı üzerinden Ankara'ya ulaşan istiklal yolunu ve ona stratejik değer katan kağnı donanmasını İnebolular kurdu ve donattı.

Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği Başkatibi Aleksandr Sotniçenko da Kurtuluş Savaşı sırasında Türk-Rus ilişkilerini anlattığı konuşmasında “Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 99. Yıldönümünü kutlarken ikili ilişkilerimizin başlangıç sayfalarını özel hislerle hatırlamaktayız. Ortaklık ilişkilerimizin ‘soğuk savaş’ dönemine özgü siyasi ve ideolojik önyargılarından tamamen kurtulmuş olduğu ve nitelik bakımından yeni bir hüviyet kazandığı bugünlerde, geçmiş yılların zengin tecrübesinden istifade edilmesi çok önemli ve faydalı olacaktır. Rus- Türk ilişkileri üzerinde  kurduğu sağlam altyapı ile Avrupa ve Asya’nın geniş coğrafyasında; bölgesel  güvenliğin oluşturması, her iki tarafın da ekonomik kalkınması ve karşılıklı kültür zenginleşmesinin garantisi ve  tüm bölge için benzer sonuçların sağlayıcı olmaya devam etmektedir.” Dedi.

SOVYET VERİLERİNE GÖRE GELEN MÜHİMMAT, CEPHANE VE ALTINLAR

Diplomat Sotniçenko, Sovyet resmi verilerine göre 1920 tarihli mutabakatlar uyarınca ve 16 Mart 1921 tarihli Antlaşma'nın gereği olarak 1920-1922 yıllarında Rusya’nın Novorossisk, Tuapse ve Batumi limanlarından Türkiye'ye getirilen kayıtları şöyle sıraladı: “39.000 tülek, 327 makinalı tüfek, 54 top. 63 milyon fişek, 147.000 top mermisi vs., Türkiye'nin doğu sınırlarından ise, 1918 yılında eski Rus Ordusunun bıraktığı askeri malzeme sevk edilmiştir. 1921 yılında “Jivoy” ve “Jutkiy” adlı iki avcı botu hibe edilmiştir. Sovyet Hükümeti, Ankara'daki iki barut fabrikasının kurulmasında yardımcı olup ayrıca fişek fabrikası için gerekli teçhizat ve hammadde sağlamıştır. Bunun yanı sıra 1920 yılında Müsteşar Y.Y.Umpal-Angarskiy başkanlığındaki Sovyet diplomatik misyonu, Moskova görüşmeleri sırasında Türk tarafına vaade dilen 200,6 kilo külçe altını TBMM temsilcilerine teslim etmiştir. M.V.Frunze, kimsesiz şehit ve gazi çocukları için bir yetimhanenin kurulması amacıyla Trabzon'da Türk makamlarına 100.000 altın Ruble vermiştir. S.İ.Aralov Nissan 1922'de seyyar basımevi ve sinema teçhizatının alınması için Türk ordusuna 20.000 Lira hibe etmiştir. Aynı zamanda birkaç parti silah teslim edilmiştir. 3 Mayıs 1922 tarihinde Sovyet Rusya'nın Ankara Temsilcisi S.İ.Aralov, 1921 Antlaşması'nın imzalanması sırasında vaade dilen 10 milyon altın Ruble tutacının son dilimi olan 3,5 milyon altın Ruble'yi Türk Hükümetine teslim etmiştir.”

‘TÜRKİYE İLE RUSYA NE ZAMAN İTTİFAK KURSA BATI’NIN HAİN PLANLARI ENGELLENMİŞTİR’

Tarihçi Dr. Mehmet Perinçek ise Batılı devletlerin tarihin her döneminde Türkiye-Rusya arasındaki ittifakı engellemeye dönük çaba içinde olduğunu hatırlatarak “Türkiye ile Rusya ne zaman savaşsalar bu, iki ülkenin de aleyhine olmuş ve milli çıkarlarını gerçekleştiremez duruma düşmüşlerdir. Batılı devletler ise Türkiye ile Rusya’nın arasındaki düşmanlığı kışkırtarak bölgedeki planlarını hayata geçirmişlerdir. Halbuki Türkiye ile Rusya ne zaman ittifak kuracak olsa bölgeye refah ve istikrar getirmişler ve Batı’nın bölgedeki hain planlarını da engelleyebilmişlerdir. Bunun belki de en önemli örneklerinden bir tanesi, Çanakkale Savaşı, Ekim Devrimi ve Kurtuluş Savaşı arasındaki denklemdir. Türkiye Çanakkale’de direnmiş ve İtilaf devletlerinin Çarlık Rusya’sına yardım etmesini engellemişler ve oradaki Ekim Devrimi’nin koşullarını oluşturmuşlardır. Ekim Devrimi ise Türkiye’nin Doğu cephesinde bir düşman olan Çarlık Rusyası’nı yıkmış, yerine dost olan Sovyet Rusyası’nın kurulmasını sağlamış ve bu da tabii, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı başarısının uluslararası koşullarını yaratmıştır” dedi.

‘ALTIN YARDIMI İNGİLİZ DESTEKLİ TAŞNAK ERMENİLERİ SEBEBİYLE DENİZDEN YAPILDI’

Kurtuluş Savaşı’nın deniz cephesinin Türk-Rus işbirliğinin önemli bir örneği olduğuna işaret eden Perinçek “Sovyetlerden gelen altın yardımının hikayesi ilginçtir. Mustafa Kemal’in Moskova’ya gönderdiği Halil Paşa orada yaptığı görüşmelerle altın yardımı alır ve ilk Sovyet heyetiyle birlikte maceralı bir yoldan sonra Erzurum’a gelirler. Fakat kara yoluyla geldikleri için, yolda İngilizlerin desteklediği Taşnak Ermenileri vardır. Onlar da Türkiye’ye düşman olduklarından dolayı, az daha altınları kaptıracak bir duruma da düşerler. Bu yüzden Sovyet yardımlarının da deniz üzerinden getirilmesine karar verilir. Çünkü Taşnak Ermenistan’ı Kafkaslarda yolu kestiği ve tehlikeli olduğu için, yolun güvenli olmaması, diğer taraftan Erzurum’a ulaştıktan sonra bile onların batı cephesine, Ankara’ya getirilmesi yine dağlık araziden dolayı oldukça sorunlu olacaktır. Böylece Novorossiysk ve Tuapse limanları üzerinden Trabzon, İnebolu ve Samsun’a Sovyet yardımları aktarılmaya başlanır” diye anlattı.

‘KURTULUŞ SAVAŞI TÜRK-YUNAN DEĞİL TÜRK-İNGİLİZ SAVAŞIYDI’

Toplantıda söz alan bir diğer isim  22. dönem İzmir Milletvekili Kemal Anadol ise “Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından üç gün sonra, Lenin’e yazdığı 1920 tarihli mektupla başlayan gelişmelerin, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasına yol açtığını söylemekle mübalağa etmiş sayılmayız” dedi.

Anadol “Kurtuluş Savaşı gerçekte Türk-Yunan savaşı değil, Türk-İngiliz savaşıdır. İstanbul’u işgal eden müttefik ordularında bile müstemlekelerinden getirdikleri askerler vardı. İngiltere savaş yorgunuydu. Kamuoyu savaş karşıtlarının egemenliğindeydi. Bu nedenle bütçelerinde askeri harcamalarında dörtte üç kısıntı yapmak zorunda kalmışlardı. İngiltere, uzaktan kumanda ettiği askeri ve diplomatik politikası ile Anadolu’ya kendi yerine Yunan ordusunu çıkarmıştı. Sovyet Rusya’nın en büyük korkusu, güney sınırlarının İngiliz hakimiyetine girmesiydi. Bu nedenle Kuvayı Milliye’yi desteklemek, güçlendirmek zorundaydı. Ankara hükümetinin ise Mustafa Kemal Paşa’nın en başta gördüğü gibi, zafere ulaşmak için Sovyet yardımlarından başka seçeneği yoktu. Onun için bir Fransız bilim adamı ‘Ankara-Moskova ilişkileri aşk değil mantık evliliğidir’ demişti” diye konuştu.

Panele, Belediye Başkan Vekili Nihat Öz, AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Ali Kömürcü, CHP İlçe Başkanı Hasan Çelebioğlu, Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer ile vatandaşlar katıldı.

Güncelleme Tarihi: 30 Nisan 2019, 11:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER