Ergenlik Dönemi ve Risk Almak

Ergenlik dönemiyle birlikte insan vücudu yeni gelişmelere ve değişimlere hazırlanmaya başlar. En belirgin değişimler duygular ve fiziksel özellikler gibi gözükse de aslında beyin de hala gelişimini devam ettirmektedir. Ergenlerde tıpkı boy uzaması gibi, beynin işlevleri ve gelişimi zamanla şekillenmeye başlamaktadır. Bu bağlamda ergenlerin sergiledikleri birçok davranışın beyinlerinin gelişimiyle ilgili olduğunu unutmamak oldukça kıymetli olacaktır.

Riskli davranışlar binlerce yıldır ergenlik çağının karakteristik özelliği olarak ön plana çıksa da günümüz de ergenler için kendine has zorluklar bulunmaktadır. Medya ve internet olanaklarının artmasıyla ‘’riske’’ erişim kolaylaşıp tüm ergenlerin hayatlarının bir parçası haline gelmektedir. Medya üzerinden erişim sağladıkları bilgiler, ergenleri riskli davranışlara yönlendirebilmektedir. Bunlar bazen kendine zarar vermek veya internette gördükleri insanları taklit etmek ile ilgili davranışlar olabilmektedir. Benzer şekilde, istatistiklere bakıldığında ergenlerin yasa dışı maddelere erişim sağlamalarının günümüzde geçmiş yıllara göre daha kolay olduğu görülmektedir. Ayrıca her türlü maddenin ergenlerde yetişkinlere kıyasla daha hızlı bağımlılık yarattığı gerçeği ile tütün, alkol veya uyuşturucu gibi maddelere daha kolay bağımlı olmaları da yine risk almaya meyilli olduklarını göstermektedir.

Peki, ergenler niçin kendilerini riskli şeyler yapmaktan alıkoyamaz?

İnsan beyni yapısal olarak farklı ‘’lob’’ adını verdiğimiz bölümlerden oluşmaktadır. Beynin ve ‘’lob’’ adını verdiğimiz bölümlerin gelişimine, yaşadığımız deneyimler ve çevremiz öncü olmaktadır. Muhakeme yeteneği, kavrama yeteneği, tehlike ile riskleri değerlendirebilme yeteneğimiz ve dürtü kontrolü gibi işlevlerden sorumlu olan ‘’ön loblar’’ ergenlik çağında hala gelişmeye devam eden loblar olduğu için yetişkinlerde görülen risk değerlendirme fonksiyonları, ergen beyninde tam olarak görülmemektedir. Bu bağlamda ergenlere sorun yaratan husus, ön loblarının hayatlarının bu döneminde gelişimine hala devam ediyor olmasıdır. Bu sebeple ergenler, ileriyi görmekte zorlanır, fevri davranışlarının nasıl sonuçlar doğurabileceğini kavrayamayabilirler ve sergiledikleri riskli davranışların yol açabileceği olumsuz sonuçları değerlendirmek için yeterli donanıma sahip olmayabilirler. Çünkü beyinlerindeki oldukça önemli bölgeler gelişimlerini yavaş yavaş tamamlamaktadır.

Öte yandan ergen beyni, yetişkinlerin beyinlerine oranla genel anlamda daha yoğun ödüllendirilme hissi tecrübe eder. Bu durumu şu şekilde ifade edebiliriz; Beynimizde ‘’dopamin’’ adı verilen bir hormon haz alma ve ödüllendirilme hissimizi kontrol eder. Motivasyon açısından, dopamin; olmazsa olmaz bir hormondur. Yapılan araştırmalar, dopaminin; mutlulukla kesin olarak bir ilgisi bulunduğunu göstermiştir. Zevk ve keyif hislerini açığa çıkaran dopamin, ruh halimiz üzerinde belirleyicidir. Kısacası; bazı olaylardan keyif alırken, bazılarından keyif almamamız; dopamin ile açıklanabilir ve ‘’dopamin’’ hormonu ergenlerde daha fazla salgılanır. Bu yüzden ödüllendirilme hissi ile daha fazla heyecan peşinde koşmak ergenlerin beyin gelişimi açısından daha fazla risk barındıran ama onları heyecanlandıran eylemler içerisinde bulunmalarını açıklamaktadır. Ergenler beyin gelişimlerinin hala devam ediyor olmasından dolayı, hareketlerinin neden olabileceği riskleri ve sonuçları daha az değerlendirebilir.Bu sebeple risk almak onlar için yetişkinlerin risk alması ile aynı anlamı taşımamaktadır.

Son olarak, ergenlik çağı, bilişsel yetenek ve öğrenme becerilerinin geliştiği ve güçlü hafızalara sahip oldukları bir gelişim evresidir. Hayatlarının bu evresinde öğrenmeye son derece yatkın oldukları için aynı zamanda yanlış şeyler öğrenmeye karşı aşırı derecede savunmasızlardır. Yukarıda da değindiğimiz gibi beyinlerinin sürekli olarak ödül arayışı içinde olmasından kaynaklı, yeni şeyler öğrenmek isterler. Ergenler dopamin üretimini tetikleyen yeni bir şey öğrendiklerinde, (örneğin tütün kullanımı) öğrendikleri şey ister iyi ister kötü olsun beyin tarafından bir ödül olarak algılanır. Bu da ergen beyninin az miktarda heyecan almasının bile daha fazla heyecan ve ödül almak için bazı durumlarda bir tür aşırı öğrenmeye yol açabilen şiddetli bir arzu duymasına neden olabilir. Bağımlılık yaratan birçok maddenin ergenlikte başlamasının sebebi tam olarak beynin haz bölgesinin tekrar tekrar aynı madde ile uyarılmak istenmesidir.

Peki, ebeveynler olarak neler yapabilirsiniz?

Ergenler birçok farklı yol seçip kötü kararlar verebilir ama iyi kararlar verebilmek için de yine birçok fırsata sahiptirler ve ebeveynlerinin bunun için çocuklarını pozitif bilgi ve deneyimlerle cesaretlendirmelerinin son derece önemli olduğunu unutmamaları gerekir. Kitaplarla veya sadece konuşarak, iletişime geçerek çocuklarının içerisinde bulundukları süreci anlamalı ve onlara anlatmalıdırlar.

Ergenler geleceğe bakmakta zorlandıkları için (çünkü beyinlerindeki bağlantılar henüz uzak olasılıkları göz önünde bulundurabilecekleri kadar olgunlaşmamıştır) sizlerin devreye giriyor ve davranışlarının olası sonuçlarını izah ediyor olması oldukça mühimdir. Her ne kadar dinlemeseler de ya da yanınızdan uzaklaşıp gitseler bile, unutmamalıyız ki ergenler bu yaşta hiçbir şeyi gözden kaçırmazlar. Bu sebeple ebeveynler olarak sizlerin desteği ve açıklamaları oldukça önemli bir unsur olacaktır.

Bol sohbetli haftalar dilerim.

Sevgiler.

Kaynak: Ergen Beyni

YORUM EKLE