ERGENE HAVZASI VE İNEBOLU LİMANI

Cemal İlyasoğlu’nun 10 Haziran 2017 Tarihinde Evrensel Gazetesi’nde Yayınlanan Yazısı                                                  

ERGENE HAVZASI VE İNEBOLU LİMANI

Gazetede otururken bir telefon geldi yaklaşık 5 ay önce falan.

Ben Trakyalı Çiftçi İsmet Patron(84)  demişti, karşımdaki ses.

Kendi adını belleğime bir kez yazdırmış bir daha da çıkmamıştı, genel kongrede ki çok gür ve ders veren konuşmasından bu yana. 

Aynı gür ve dingin ses aradan geçen 12-13 yıla rağmen hiç eksilmemiş, sözleri ise o günkü gibi tam ders verir nitelikteydi.

Yaklaşık yarım saatlik telefon sohbetimizde, "Bu yaşıma rağmen hala tarlada spor yapıyorum, hala kitap okuyorum, hala Ergene Havzası'nı ve Ergene Nehrini zehirlemek isteyenlere karşı mücadele ediyorum, hala çocuklarıma iyi bir gelecek için çalışıyorum, demişti.

  Trakya'daki ve Türkiye'deki tarım sorunlarından kısa kısa söz eden İsmet Patron,  .”Ergene Havzasını çarpık sanayiye açtılar, yeraltı ve yerüstü sularımıza fabrika atıklarını salarak zehir saçıyorlar. İstanbul’daki kentsel dönüşümün bir parçası olarak istenmeyen fabrikalar bölgemize kaydırılıyor ve bölgemiz İstanbul’un çöplüğü gibi kullanılmaya başlandı, uçsuz bucaksız verimli Trakya toprakları Ergene Havzası gibi kirletiliyor, tarım ve hayvancılığın yerini gözü dönmüş doymaz kapitalist tekellerin devasa fabrikaları alıyor.  Yürütülen politikalar sonucu Trakya köylüsünün elindeki tarım arazileri hızla el değiştiriyor. Ya toprağını satması, ya da zehir gibi akan sudan üretim yapmasının istenildiğini belirtmişti.

    Bu ve benzeri sorunlar Türkiye'nin her yerinde var. Bunlarla güçlü bir Üretici Köylü Sendikası ile baş edilebileceğini belirterek, toplumsal mücadelenin öneminden söz etmişti.

Trakya'ya sahip çıkılan birçok eylemde önde yürüyen, çiftçi kurultayları, panellerde, toplantılarda, mitinglerde başrol almaktan çekinmeyen okuyan aydın üreten çiftçi İsmet Patron, daha yapılacak çok şey var diyordu, Ancak;

  Dün aldığım acı haber, Türkiye Üretici Köylü Sendikası kurucularından, yaşamı, mücadelesi, pratiği ve sohbetleri ile derin iz bırakan, ders veren, öncü aydın çiftçi İsmet Patron'un son yolculuğuna uğurlandığı oldu.

Trakya köylüsünün başı sağ olsun, ışıklar içinde uyusun.

ERGENE HAVZASI VE İNEBOLU BALIKÇILARI

   Sevgili İsmet Patron, Trakya'ya davetini bir türlü dengine getirip yapamadım. Seninle yaptığım telefon sohbeti bile, değerlerime çok şey kattı. Ergene Havzasını ve Ergene Nehrini zehirleyen gözü dönmüş doymaz kapitalist zihniyet, Küre ilçemizin tepesini maden çıkarıyorum diye tamamen yok etti. Şimdi de madeni daha ucuza taşıyacağım, kamyonculara çok para veriyoruz diye, orman ve ağaçlar talan edilerek boru hattı kuruyor.  Küre'den İnebolu'ya uzanacak boru hattı içerisinde maden su ile İnebolu Limanına taşınacak. Burada maden yıkanıp kurutulduktan sonra gemi ile başka bölgeye getirilecek.

Borunun içindeki madenin taşındığı su ve madenin yıkandığı  zehirli suyu Karadeniz'e salacaklar.

Zehirli suyu arıttık diyecekler, arıza yaptı diyecekler, temiz diyecekler, ama, Hopa da olduğu gibi İnebolu'nun da  4 km sağında ve solunda denize girilemeyecek.

Karadeniz'in rüzgarlı havasında kurumaya bırakılan maden tozu limanın içini de dışını da zehirleyecek.

 Ve balık, zehirli suyun buluştuğu bu alandan kaçacak.

Trakya köylüsünün yaşadığı sorunları, İnebolu balıkçısı yaşayacak.

Kurulduğu 125 yıldır balıkçısıyla büyüyen, İstiklal Madalyası almaya hak kazandıran, buradan ekmek yiyen, evine aş getiren, çocuk okutan, İnebolu Limanını, önce sanayi ve uluslararası statüye çektiler ve balıkçıları rahatsız ettiler. Bölgeyi yatırımsız bırakıp, üretimden uzaklaştırarak insanların göçmesine neden olunurken, şimdi de bölgenin tek limanında istihdam yaratacağız, iş hacmini artıracağız diyerek vatandaşı ikna edip özelleştirmeye hazırladılar. Daha sonrada maden ve maden suyu atıkları ile balığı  balıkçıları ve balıkçılığı bitirecekler.

Trakya da çiftçiyi köyünden edip işçiliğe dönüştüren zihniyet, İnebolu'da balıkçıyı mesleğinden edip ya göçe zorlayacak yada işçiliğe dönüştürecek. Şimdiden bazı balıkçılar, başka işlere girmeye başladılar. Bir kısmı ilçeden metropol bölgelere göçerken, bir kısmı tersane de, bir kısmı belediye de iş aş aramaya başladı.

Trakya'da yıllardır yaşamını çiftçilikle sürdürenlerin arsasına fabrikatörler gelirken, İnebolu limanına yıllarını veren balıkçı gidecek ve yerine daha önce ilçemize adım dahi atmamış başka bir sermayedar gelerek, Kürede olduğu gibi, başka bölgelerden gelen insanlara iş verecek, bölge insanı ise göçüp gidecek.

İnebolu balıkçısı iş aş ekmek kaygısı ile başka işlere başka illere koşarken, emek verdikleri İnebolu limanı rant için  ilçemiz ile hiç bir ilgisi olmayanlara gidecek.  

Deniz turizminin yerine, arternetif turizm modelleri aranacak.

  Sırf gözü para hırsıyla dönmüş, doymaz kapitalistler para kazanacak diye,

Balıkçı yok olacak, balık yok olacak, doğa yeşil çevre yok olacak, Batı Karadeniz maden suyu ile buluşarak zehirlenecek. Turizm diye bir şey olmayacak. 

http://www.inebolupostasi.com/yazarlar/y/m/57/

https://www.evrensel.net/haber/322938/ismet-patrondan-ders-cikarmak

Yazının içeriği değil de Evrensel Gazetesi’nde yayınlanması rahatsız etmiş

Türkiye ve dünyanın birçok ülkesine dağıtımı yapılan Ulusal bazda yayın yapan, “Cengiz İnşaat’ın madeni boru ile İnebolu’ya taşıdığında balığa, balıkçılara, çevreye, ilçeye, ilçe turizmine vereceği zararı ve denizi kirleteceği ve göçün daha da büyüyeceğini konu edindiği”,  çevrecilerin işçilerin emeklilerin öğrencilerin köylülerin sendikaların esnafların sorunlarının ve mücadelelerinin ve birçok gazetenin sayfalarına taşımada engellerle karşılaştığı ve yazamadığı haberleri, İnebolu’nun yaşayacağı sorunları dile getiren Cemal İlyasoğlu’nun yazısını sayfalarına taşıyan Evrensel Gazetesi’nde yayınlanması, AKP yönetim kurulu üyesi Yeni İnebolu Gazetesi’nin sahibi Kadir Yıldırım’ı rahatsız etmiş.  Belli ki İnebolu’nun gelecekte yaşayacağı sorunlar onu ilgilendirmiyor. O, karalama çamur atma, ilçe için bir şeyler yapanı itibarsızlaştırma derdinde.

Hürriyet Gazetesi yazarlarından Yalçın Bayer’in köşesine taşıdığı Cemal İlyasoğlu’nun yazısını görmemiş. Milliyet, Hürriyet, Sabah, Sözcü’de yayınlanan, Kastamonu’da ki gazetelerde çıkan haberlerini, Nokta Dergisinde yayınlanan fotoğraflarını görmemiş, sadece Evrensel Gazetesi’nde yayınlanan yazısını kopyalamış, uyanık ya.

Abonesi olmadığım halde abonesi olarak gösterilirken, diğer taraftan Sabah Hürriyet ve Cumhuriyet Gazetelerini de aldığımı yazamamış.

İşin özünde hangi gazete olursa olsun yazısı da yayınlanabilir, abonesi de olur, isterse her gün dağıtımını da yapabilir. Bu başka kimseyi ilgilendirmez. Mesele İnebolu meselesidir.

Ben İnebolu’nun adını hangi gazete olursa olsun okuyucularına taşıyor muyum, ona bakarım.

İnebolu’nun adını ulusal gazetelerde yer almasını sağlıyor muyum ona bakarım.

Yani şimdi biz İnebolu’ya sadece Zaman Gazetesi’nin okurlarını mı kabul edeceğiz.

Bu kadar dar bir düşünce yapısı,  ancak kirli siyaset yapan menfaatinden başka bir şey düşünmeyen kin nefret duyguları ile ne zaman ve nasıl çamur atarım, nasıl ve ne ile karalarım, İnebolu’ya hizmet edenleri nasıl itibarsızlaştırırımın hesabını yapan kişilerde bulunur.

Benim meselem İnebolu, kin nefret çamur atma,  itibarsızlaştırma siyaseti değildir. 

 

YORUM EKLE