DÜŞÜNCE HATALARI-2

Bizler çocukluğumuzdan beri, anne babamızın tutumlarından, çevremizdeki insanların davranışlarından veya bizim olayları yorumlama biçimimizden dolayı bazı işlevsel olmayan düşünceler geliştirebiliyoruz ve bu işlevsel olmayan düşüncelerimizi, ‘’düşünce hataları’’ diye adlandırmaktayız. Düşüncelerimiz, yaptığımız hareketleri, davranış biçimlerimizi ve sosyal yaşamdaki iletişimimizi büyük ölçüde etkileyebildiği için geçtiğimiz hafta değindiğimiz düşünce hatalarına birkaç ekleme yapmak ve bunların işlevsel olmayan düşünceler olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim. Zihnimizde ki işlevsel olmayan düşünceleri tespit etmemiz ve nasıl düşündüğümüzü anlamamız son derece kıymetli olacaktır.

Düşünce hatalarımızdan biri, ‘’-Meli, -malı ifadeleri’’ kullanarak düşünceler üretmek ve bir takım kurallar koyarak zihinde zorunluluklar oluşturmaktır. -Meli, -malı ifadeleri yaşamın kesin kuralları olduğu ve bu kuralların yerine getirilmediğinde felaketlere neden olabileceği inancıdır. Yaşanan bir olay karşısında ‘’Mükemmel olmalıyım’’ , ‘’Hiç hata yapmamalıyım.’’ ya da ‘’ Projeden en yüksek notu almalıyım.’’ gibi esnek olmayan düşünce tarzını kullanarak hem kendi hayatını hem de başkalarının hayatını yorucu hale getirebilmektedir. Yaşadığımız dünya belirsizliklerle dolu ve her şeyin mümkün olmadığı bir dünya… Bu sebeple ‘’olması gereken’’ gibi bir kavramı hayatımızda tutmamız bizleri zorlayabilmektedir. Hayatımızda kendimize veya başkalarına koyduğumuz zorunlulukları veya esnek olmayan düşüncelerimizi görebilmek ve başka açıklamaları değerlendirebilmek çok daha sağlıklı bir bakış açısı kazandıracaktır.

‘’Duygusal Çıkarsama’’ bir diğer düşünce hatalarımızdan biridir. İşlevsel olmayan düşüncemiz (düşünce hatamız) bizlere, karşılaştığımız bir olayda o an ne hissediyorsak, elimizde tersine kanıtlarımız bile olsa bir şeyin olduğuna ya da olacağına inanma duygusu vermektedir. Kişi duygusal çıkarsama yaparak o an için de bulunduğu durumu yorumlamaya ve değerlendirmeye çalışır. Örneğin ‘’ Bu durum beni çok kaygılandırıyor kesin kötü bir şey olacak.’’ ya da ‘’Biliyorum ben böyle hissediyorsam, mutlaka kötü bir şey gerçekleşecek.’’ gibi düşünen birisi muhtemelen duygusal çıkarsama yaparak düşünce hatası yapıyordur. Oysa gelecek, gelecektir ve kişilerin duygularıyla ilgisi yoktur. Bu düşünceyi elimizden bırakmak ve anı o an çerçevesinde değerlendirmek çok daha kıymetli olacaktır. Düşüncelerinizi engelleyemeseniz bile, bunların işlevsel olmadığını bilmek, farkındalığınızı arttıracaktır.

Bir diğer işlevsel olmayan düşünce tarzımız ‘’Etiketleme’’ türüdür. Yaşamımız boyunca kendimize bazı etiketler yaratırız. Bunların bazıları olumluyken, bazıları olumsuz olabilmektedir. Hatta kimi zaman bizimle bir bütün olan etiketlerimiz tamamen inandığımız doğru bilgiler haline dönüşür. Örneğin resim yarışmasında ‘’başarısız’’ olan birisinin, bu yarışmada başarısız oldum demek yerine, ‘’ben başarısızım’’ demesi kendisine başarısızlık etiketi yapıştırmasıdır. Oysa daha önce girdiği resim yarışmalarında başarılı olduğu birçok gün varken bu etiketi sahiplenir. Bir başka örnekte ‘’ Benimle ders notlarını paylaşmadı çok bencil biri.’’ cümlesi de karşımızdaki kişiyi etiketlememize ve o kişinin bencil olduğuna inanmamıza neden olacaktır. Hayatımızda yer eden etiketlere bakalım, kendimize neler diyoruz? ‘’Beceriksizim’’ , ‘’Kötüyüm.’’ , ‘’Çirkinim.’’ Bu etiketler sahiden bizi ne kadar tanımlıyor? Hayatınızda bu etiketleri fark edip, kullanmamaya özen gösterirseniz, kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Böylelikle alternatif bakış açılarını da değerlendirme şansınız olacaktır.

Son bir düşünce hatasına değinecek olursam, ‘’Olumluyu Yok Saymak’’ da yine önemli bir düşünce hatasıdır. Çünkü çoğu zaman hayatımızdaki güzel şeyleri görmemizi engelleyip, yaşadığımız olumlu olayları değersizleştirmemize sebebiyet verdiği için iyi hissetmemizi engelleyebilen bir düşünce biçimidir. Bir kişinin ‘’Bunu herkes yapar.’’ ya da ‘’Sınavdan iyi not aldım ama sınav kolaydı zaten’’ demesi kendi olumlu yanlarına vurgu yapmaması anlamına gelmektedir. Hayatlarımızda tatmin edici olan şeyleri görmezsek,’’ Ne var ki bunda, ders çalışan herkes zaten yüksek puan alır.’’ dersek becerilerimizi, başarılarımızı değersizleştirmeye başlarız. Oysa sadece tek bir olaya değil, genel olarak nasıl olduğumuza bakarak başarımızı, yaptıklarımızı değerlendirirsek daha sağlıklı bir tutum sergilemeye başlarız.

Yaşam kalitemizi düşürebilen ya da olumlu duygulardan bizi uzaklaştıran bu düşünce hataları ne kadar çabuk fark edilirse, alternatif düşünceler üretebilmeye o kadar meyilli oluyoruz. Zihnimizdeki bu ‘’düşünce hatalarının’’ doğal olduğunu düşünüp, herkes böyle düşünüyor gibi hissedebiliriz ancak bu düşünceler, kökenini sabit olan inançlarımızdan ve şemalarımızdan aldıkları için biz daha çocukken yerleşen ve büyümeye devam eden düşünce hatalarımız, kişiden kişiye farklılık göstermekte ve sağlıklı ilişkiler kurmamız konusunda önümüzde engel olabilmektedir. Yeniden hatırlatmak isterim ki;

‘’Bunları fark etmek ve değiştirebilmek bizlerin yeniden öğrenebileceği bir durumdur. Nasıl olumsuz düşünmeye meyilliysek ve bunu öğrendiysek, tam tersini de kendimize öğretmek elbette mümkün olacaktır. ‘’

Hepinize keyifli okumlar.

Sevgiler.

YORUM EKLE